Ülkemizde o kadar sahip çıkacağımız varlıklar var ki, hepsi tehlike altında...
Kendimize ait olduğunu düşünüp onu koruyup gözetmemiz gerektiğine inandığımız
Sahip çıkacaklarımızın arasında öncelik sırası canımız, ciğerimiz çocuklarımız gelmektedir. Okullar açıldı. Okullarda temizlik personeli yok, hijyen konusu çok kötü. Aileler temizlemek istiyor, bazı partiler istiyor. Okul müdürleri bazılarına siyasi olarak başlarına bir şey gelir diye izin vermiyor. Para toplamaya kalkıyorlar, önlerine gelen yazılar var. Sadece temizlik mi? Okul önleri yasak maddeleri satanlarla dolu, trafik terörü var. Bir türlü taşımalı eğitime çare bulunamadı. Okul servislerini kimler kullanıyor. Kontrollerde içkili olan, cezalı olanlar çıkıyor. Veliler çaresiz…
Kantinler oldukça pahalı. Her çocuk kantinden alışveriş yapamıyor. Beslenme çantaları boş...
Üniversitelere gelince barınma, ulaşım, giyim sorunu başta geliyor. Devlet yurtları, öğrencilerin üçte birine yetiyor. Geri kalanlar ya vakıf veya cemaat yurtlarına gitmek mecburiyetindeler. Özel pansiyonlar veya evler 20.000 TL’den başlıyor.
Çoğu öğrenci barınma, beslenme sorununu çözemediği için okullarını bırakıyor. Son on yılda okulunu bırakan yaklaşık 19 milyon öğrenci var.
Gelelim DOĞAMIZA maden sahaları için ormanlarımızı, zeytinliklerimizi çevre insanları korumaya çalışıyor. Karşılarında jandarma var, işletme sahiplerinin korumaları var. İzin alınmadan veya mahkeme süreçleri devam ederken ağaçlar ya kesiliyor ya da sökülüyor. Halkın sesini duyan yok!..
Havamız, suyumuz zehirleniyor. Ormanlarda yaşayan hayvanlar, bitkiler yanıp gidiyor.
Sabah kalkıp penceremizi açtığımızda hangi belediyeye operasyon yapılıyor, kimler tutuklanmış, görmeye, duymaya başlıyoruz. Haklı-haksız hepsi cezaevine, mahkemelere çıkmadan suçları belli olmadan aylarca hapis yatıyorlar. İşçisine, emeklisine, suçsuz yatana sahip çıkmayalım mı?
Tapulu mallara çeşitli gerekçelerle el konuluyor veya hiç okula gitmeyenlere diploma sürücü belgesi tanzim edilmiş, işlere yerleştirilmiş kişilere rastlıyoruz.
Seçilmiş kişilerin mazbataları ellerinden alınmış, içeri atılmış, yerlerine yenileri seçimsiz KAYYUM olarak atanıyor.
Birçok kamu kuruluşları özelleştirme adı altında satılmış veya 49 yıllığına yandaşlara kiralanmış. Limanlar, fabrikalar, yollar, kurumlar sıra İstanbul Boğazındaki köprülere geldi. “İÇİNE DOLDURULACAK ÇOK ŞEY OLDUĞU ZAMAN, GÜNÜN YÜZLERCE CEBİ VARDIR.”
Gür ırmaklar kendileri ile birlikte birçok çakıl ve çalı çırpıyı sürükler. Hep birlikte çok tehlikeli konular arasında sürüklenip gidiyoruz. TV’ler her gün konuları yorumlayanlarla dolu, bazıları konularına hiç hakim değil.
“Ağız tutmasını bilene bir servet, ağzına sahip olamayanlara ise bir felakettir.”
Mehmet Akif: “Sahipsiz vatanın batması haktır, sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır.” diyor.
Biz de vatanımıza, varlıklarımıza, insanımıza sahip çıkarak ayakta kalacak, hür, bağımsız, adalet içinde yaşayacağız.
“İNSAN HER ŞEYİN ÖLÇÜSÜDÜR.”

