Öğrencisi, öğretmeni, velisi ve diğer paydaşları ile (28 milyon öğrenci, bir milyon 200 bin öğretmen) büyük bir aile siyasete yön verebilecek güce sahip iken bunun farkında değiliz.
Siyasetçiler ne istiyorsa onu yapıyor. Daha çok üniversite açarak daha çok diploma dağıtarak, diplomalı işsizler ordusu yaratıyorlar.
İyi bir eğitim, üretim ve istihdam odaklı, mesleki eğitime önem verme, kalifiye insan yetiştirme, soran, sorgulayan, iyi insan, iyi yurttaş yetiştirilmesini istemiyor. Bu iktidar Eğitimi sisteme köle yetiştirme, biat etme, partiye üye etme ve liyakate bakmadan işe yerleştirme istiyor. Sınav ve diploma odaklı eğitim sistemi ile öğrencileri sınav kölesi haline getirdi. Beceri, özgüven, gelecek kazandırma yok. Öğrenmeyi, kendini geliştirmeyi, sosyalleşmeyi, paylaşmayı unutturdular.
Özel okulları çoğaltarak öğrencileri müşteri, velileri para kaynağı olarak gördüler. Bu okulların bazılarında, bol not, bol takdir ve teşekkürle şampiyon çıkartarak halkı kandırdılar. Verdikleri diplomalar ile iş bulunamıyor, geleceğe umutla bakılamıyor, dershaneye, özel ders almaya, yardımcı ders ve test kitapları almaya mecbur bırakılıyor.
Sonuçta ne istediğimiz okula girebiliyor, ne de istediğimiz mesleği seçebiliyoruz.
Eğer iyi insan, iyi yurttaş, mutlu bireyler yetiştirmek istiyorsan, bunların getirdiği sınav köleliğine, paralı eğitime son vermek istiyorsak 50 milyonluk gücümüzü seçimlerde sandıklara atacağımız oylarla göstermemiz gerekmez mi?
Her yıl üç milyona yakın öğrenci üniversite sınavlarına başvuru yapanken, iş bulamayan milyonlarca üniversite mezunu varken, işsiz çocuklarımızın psikolojik sorunları, maddi meseleleri ortada iken NEDEN SORGUSUZ SUALSİZ bu siyasetçilere destek veriyoruz?
“Hatadan dönmek erdemdir.” Hem bu siyasilerin hatalarını hem de kendimizin hatalarını sorgulayarak, yapılan yanlışlardan dönmeyi daha ne kadar bekleyeceğiz?
Böyle gelmiş, böyle gider demeyelim. Dünya değişiyor, ihtiyaçlar farklılaşıyor. İşsizlikte Avrupa’nın bütün ülkelerinden ve enflasyonda birinci iken bu düzene neden dur demiyoruz,
Mutlu olmak istiyorsak, severek çalışacağımız bir meslek istiyorsak, ülkemizin ihtiyaçları doğrultusunda bir insan gücü planlaması yapmak istiyorsak kendimizi sorgulayalım, oylarımızı ona göre kullanalım.
Özel okulların ücretlerini makul seviyelere çekmelerini, devletin vergi oranlarını indirmesini, vakıf görünümlü üniversitelerin incelenmesini, bu kurumlara ticari bir gözle bakılmamasını, velilerin sırtına yüklenmekten vazgeçilmesini istiyoruz. Devlet yurtlarının çoğaltılmasını, tarikat–cemaat yurtlarına denetim getirilmesini veya kapatılması, yemek ücretlerine her yıl zam yapılmaması, eğitim-öğretim sürecinde paydaşların yeniden belirlenmesi gerekmektedir.
Eğitime - eğitimciye, eğitimliye güven verelim. Akıldan, bilimden, liyakattan, sanattan, spordan, kültürden vazgeçmeyelim. “Eğitim vezir de rezil de eder.” sözünü düşünelim. Doğru yolu bulalım.
“DÜNYAYI DEĞİŞTİRMENİN EN GÜÇLÜ SİLAHI EĞİTİMDİR.”

