Aşırı düşünmek önemsiz olaylara takıntılı olma, negatif düşüncelerden kopmadaki yetersizliktir.Aşırı düşünme, önemsiz şeylere çok fazla önem vermenize hâlihazırda olup bitmiş şeyler hakkında düşünmenize veya yakında olacak şeyler hakkında düşüncesel rol yapmanıza neden olur. Örneğin genellikle en kötü gelecek senaryosu düşünüyoruz. Sadece zihinsel enerjiyi boşa harcamak değil bu. Bu zihin yapısı büyük ölçüde güvensizliğe ve psikolojik strese neden oluyor. Uykularınızı kaçırabilir, iştahınızı kesebilir, rutinlerinizi yapmakta zorluk çekebilirsiniz.Aşırı düşünmenin bu zihinsel döngüsünü kırmak zor olabilir. Ama aşmamıza yardım etmek için bazı adımlar atabiliriz.
1.adım: Stoacılık
Stoacalığın gerçek anlamı, dünyada kontrol edebileceğimiz bazı şeylerin olduğu ve diğer şeylerin ise basitçe kontrolümüzün dışında kaldığıdır.Aşırı düşündüğümüz zaman kendimize kusurlarımız üzerinden saldırma eğiliminde oluruz ve insan gibi yaşamamıza izin vermeyiz. Güneşin ve gezegenlerin hareketlerini kontrol edemezsiniz.Sızdıran bir geminin batıp batmayacağını veya limana varıp varamayacağını kontrol edemezsiniz. Havayı kontrol edemezsiniz.İnsanları, etrafınızdaki toplumu kontrol edemezsiniz. Kontrol edebileceğiniz tek bir şey var o da sizsiniz. İradeniz, niyetiniz ve kendiniz. Kontrolümüz dışında olan bir diğer şey ise diğerlerinin düşünceleri ve eylemleridir. Bu konular hakkında takıntılı olmak, aşırı düşünmenin bir özelliğidir. İnsan davranışlarının inanılmaz derecede karmaşık olduğunu biliyoruz.Aslında çoğu insan neden belirli eğilimleri, kişisel özellikleri olduğunu açıklayamıyor. Bu yüzden birinin yaptığı veya yapabileceği şeylere takıntılı olmak enerji israfıdır. Yarın kontrolümüz altında değilse eğer, yarının ne getireceğinin merak etmenin veya bu konuda endişelenmenin de bir faydası yoktur. Bugün doğru olanı yapın. Yarın kendi kendisiyle ilgilenecektir.
2. adım savunmasızlığın gücünü kabul etmektir. Eksiklerinizi kabul etmek bir zayıflık biçimi değildir. Savunmasızlık kendimize karşı dürüst olmamıza izin verir. Ve daha büyük bir içsel barışa kavuşmamıza olanak sağlar. Gandhi “Mutluluk düşündüğünün, söylediğinin ve yaptığının uyum içinde olduğu andır” demiştir. Kendimize karşı samimi olabildiğimiz zaman erişebileceğimiz büyük bir içsel barış var.Kendimize karşı açıkladığımızda var olabiliriz.
3. adım ise doğal olarak eğilimli olduğun şeye karşı aşırı ilgili olmaktır.Üretken bir birey, ama aynı zamanda büyük bir tutkunun olduğu bir şey de problemlerimizden uzaklaşmamızı sağlayabilecek bir şeyden söz ediyorum.Zira zihin o kadar problemlere odaklı ki başka bir yöne çekmek gerekiyor.Düşüncelerinizin tamamını durdurmaktansa, değiştirmek daha kolaydır.Bu yüzden negatif düşünceler devreye girdiğinde onları oradan kaldırmayı denemek yerine başka bir şeye yani zihnimizi başka bir yola sokan bir şeye dönmek daha akıllıcadır. Eğer size yaşayabileceğiniz 24 saatinizin kaldığını söyleseydim, bu zamanı nasıl harcardınız? Büyük ihtimalle kafanızı negatif düşüncelere gömmek yerine anda yani bugünde kalırdınız. Anda kalabilmeniz dileğiyle.