TÜRKMEN HAFRİYAT-12.10.2024
Hanife AYGÜN Klinik Psikolog
Köşe Yazarı
Hanife AYGÜN Klinik Psikolog
 

İlişkilerde “Biz” Diline Evrilmek: Birlikte Yürümeyi Öğrenmek

İnsan olarak en temel ihtiyaçlarımızdan biri anlamlı bağlar kurabilmektir. İlişkilerimiz, hayatın her alanında bize ayna tutar ve bazen büyümemizi, bazen de zorlanmamızı sağlar. Ancak, bu bağların gerçekten sağlam ve besleyici olabilmesi, dilimize, yaklaşımımıza ve karşımızdakiyle kurduğumuz duygusal ortaklığa bağlıdır. “Ben” ve “sen” üzerine kurulu bir ilişki, çoğu zaman farkında olmadan mesafeler yaratabilirken, “biz” dili bir köprü görevi görür. Bu köprü, birlikte yürümeyi, zorlukları paylaşmayı ve aynı yolda ilerlemeyi mümkün kılar. “Biz” Diline Neden İhtiyaç Duyarız? Bir tartışmayı düşünün. Çoğumuz, sorun yaşadığımızda “sen zaten hep böylesin” ya da “ben de şunu yapıyorum ama sen anlamıyorsun” gibi cümlelerle duygularımızı ifade etmeye çalışırız. Ancak bu tür ifadeler, karşımızdaki kişiyi savunmaya iter ve çoğu zaman bir çözüm yerine daha büyük bir çatışmaya yol açar. Çünkü “sen” ve “ben” dili, bilinçli olmasa bile, sorumluluğu diğer tarafa yıkmaya ya da kendi haklılığımızı ön plana çıkarmaya odaklanır. Oysa “biz” dili, sorunun değil, çözümün parçası olmayı hedefler. Örneğin, “Bu durumun üstesinden nasıl gelebiliriz?” ya da “Birlikte neler yapabiliriz?” gibi ifadeler,  hem karşınızdaki kişinin duyulmasını sağlar hem de ilişkiyi güçlendiren bir bağ kurar. “Biz” dili, bir sorunu ya da tartışmayı kazanmaktan ziyade, ilişkinin bütününü kazanmayı amaçlar. “Biz” Diline Evrilmek Ne Anlama Gelir? “Biz” diline evrilmek, yalnızca kelimeleri değiştirmek değil, aynı zamanda bir düşünce ve his değişimini de içerir. Bu, ilişkiye bakış açımızı dönüştürmeyi gerektirir. Bir birey olarak kendi ihtiyaçlarımızı görmezden gelmeden, karşımızdaki kişinin ihtiyaçlarını da önemsemeyi öğreniriz. Bu süreç, her iki tarafın da “benim” yerine “bizim” demeye alışmasıyla başlar. Bu, aynı zamanda sorumluluğu paylaşmayı da içerir. Örneğin, bir problemle karşılaştığınızda suçlama yerine ortak bir çözüm arayışına yönelmek, ilişkinin dinamiğini tamamen değiştirebilir. “Neden böyle oldu?” yerine “Nasıl birlikte çözebiliriz?” sorusunu sormak, iki tarafın da aynı tarafta olduğunu hissetmesini sağlar. “Biz” Diline Geçişin İlk Adımları 1.Empatiyi Merkeze Alın Karşınızdaki kişinin duygu ve düşüncelerine yer açın. Empati, yalnızca anlamak değil, hissetmeye çalışmaktır. Bu, iletişimde “benim doğrularım” yerine “bizim ortak doğrularımız” arayışını getirir. 2.Kelimelerinizi Gözden Geçirin İletişiminizde “sen” ve “ben” yerine “biz” kullanmaya özen gösterin. Örneğin, “Sen niye böyle yaptın?” yerine, “Bu durumda birlikte ne yapabiliriz?” sorusu, iki tarafı da çözümün bir parçası haline getirir. 3.Sorumluluğu Paylaşın İlişki, bir tarafın tüm yükü taşıdığı bir yapı değildir. Karşılıklı destek, dayanışmayı artırır. Her iki taraf da katkıda bulunduğunu hissettiğinde, “biz” duygusu daha güçlü bir şekilde ortaya çıkar. 4.Bağımsızlığı Kaybetmeden Ortaklık Kurun “Biz” dili, bireysel kimliklerden vazgeçmek anlamına gelmez. Sağlıklı bir ilişki, her iki tarafın da kendi bireyselliğini korurken ortak bir alan oluşturabilmesidir. “Biz” Diline Geçiş Bir Süreçtir Elbette bu dönüşüm bir gecede gerçekleşmez. Hepimizin alışkanlıklarımızdan gelen bir iletişim tarzı var ve bunu değiştirmek zaman alabilir. Ancak önemli olan, bu değişimi istemek ve bunun için çaba göstermek. Hatalar yapabilirsiniz, bazı anlarda eski kalıplarınıza dönebilirsiniz. Bu tamamen normaldir. Burada önemli olan, bu farkındalığı kazandıktan sonra yeniden “biz” diline dönmeye niyet etmektir. “Biz” diline evrilmek, sadece bir iletişim tarzı değişikliği değil, ilişkide daha derin bir bağ oluşturmayı sağlar. İlişkiler, yalnızca sevgiden değil, o sevgiyi koruyup büyütme çabasından beslenir. “Biz” dili, sevginin yanında güven, anlayış ve ortaklık inşa eder. Çünkü bir ilişkide en değerli şey, yalnızca aynı yolda yürümek değil, o yolu birlikte inşa etmektir.
Ekleme Tarihi: 17 Aralık 2024 - Salı
Hanife AYGÜN Klinik Psikolog

İlişkilerde “Biz” Diline Evrilmek: Birlikte Yürümeyi Öğrenmek

İnsan olarak en temel ihtiyaçlarımızdan biri anlamlı bağlar kurabilmektir. İlişkilerimiz, hayatın her alanında bize ayna tutar ve bazen büyümemizi, bazen de zorlanmamızı sağlar. Ancak, bu bağların gerçekten sağlam ve besleyici olabilmesi, dilimize, yaklaşımımıza ve karşımızdakiyle kurduğumuz duygusal ortaklığa bağlıdır. “Ben” ve “sen” üzerine kurulu bir ilişki, çoğu zaman farkında olmadan mesafeler yaratabilirken, “biz” dili bir köprü görevi görür. Bu köprü, birlikte yürümeyi, zorlukları paylaşmayı ve aynı yolda ilerlemeyi mümkün kılar.

“Biz” Diline Neden İhtiyaç Duyarız?

Bir tartışmayı düşünün. Çoğumuz, sorun yaşadığımızda “sen zaten hep böylesin” ya da “ben de şunu yapıyorum ama sen anlamıyorsun” gibi cümlelerle duygularımızı ifade etmeye çalışırız. Ancak bu tür ifadeler, karşımızdaki kişiyi savunmaya iter ve çoğu zaman bir çözüm yerine daha büyük bir çatışmaya yol açar. Çünkü “sen” ve “ben” dili, bilinçli olmasa bile, sorumluluğu diğer tarafa yıkmaya ya da kendi haklılığımızı ön plana çıkarmaya odaklanır.

Oysa “biz” dili, sorunun değil, çözümün parçası olmayı hedefler. Örneğin, “Bu durumun üstesinden nasıl gelebiliriz?” ya da “Birlikte neler yapabiliriz?” gibi ifadeler,  hem karşınızdaki kişinin duyulmasını sağlar hem de ilişkiyi güçlendiren bir bağ kurar. “Biz” dili, bir sorunu ya da tartışmayı kazanmaktan ziyade, ilişkinin bütününü kazanmayı amaçlar.

“Biz” Diline Evrilmek Ne Anlama Gelir?

“Biz” diline evrilmek, yalnızca kelimeleri değiştirmek değil, aynı zamanda bir düşünce ve his değişimini de içerir. Bu, ilişkiye bakış açımızı dönüştürmeyi gerektirir. Bir birey olarak kendi ihtiyaçlarımızı görmezden gelmeden, karşımızdaki kişinin ihtiyaçlarını da önemsemeyi öğreniriz. Bu süreç, her iki tarafın da “benim” yerine “bizim” demeye alışmasıyla başlar.

Bu, aynı zamanda sorumluluğu paylaşmayı da içerir. Örneğin, bir problemle karşılaştığınızda suçlama yerine ortak bir çözüm arayışına yönelmek, ilişkinin dinamiğini tamamen değiştirebilir. “Neden böyle oldu?” yerine “Nasıl birlikte çözebiliriz?” sorusunu sormak, iki tarafın da aynı tarafta olduğunu hissetmesini sağlar.

“Biz” Diline Geçişin İlk Adımları

1.Empatiyi Merkeze Alın

Karşınızdaki kişinin duygu ve düşüncelerine yer açın. Empati, yalnızca anlamak değil, hissetmeye çalışmaktır. Bu, iletişimde “benim doğrularım” yerine “bizim ortak doğrularımız” arayışını getirir.

2.Kelimelerinizi Gözden Geçirin

İletişiminizde “sen” ve “ben” yerine “biz” kullanmaya özen gösterin. Örneğin, “Sen niye böyle yaptın?” yerine, “Bu durumda birlikte ne yapabiliriz?” sorusu, iki tarafı da çözümün bir parçası haline getirir.

3.Sorumluluğu Paylaşın

İlişki, bir tarafın tüm yükü taşıdığı bir yapı değildir. Karşılıklı destek, dayanışmayı artırır. Her iki taraf da katkıda bulunduğunu hissettiğinde, “biz” duygusu daha güçlü bir şekilde ortaya çıkar.

4.Bağımsızlığı Kaybetmeden Ortaklık Kurun

“Biz” dili, bireysel kimliklerden vazgeçmek anlamına gelmez. Sağlıklı bir ilişki, her iki tarafın da kendi bireyselliğini korurken ortak bir alan oluşturabilmesidir.

“Biz” Diline Geçiş Bir Süreçtir

Elbette bu dönüşüm bir gecede gerçekleşmez. Hepimizin alışkanlıklarımızdan gelen bir iletişim tarzı var ve bunu değiştirmek zaman alabilir. Ancak önemli olan, bu değişimi istemek ve bunun için çaba göstermek. Hatalar yapabilirsiniz, bazı anlarda eski kalıplarınıza dönebilirsiniz. Bu tamamen normaldir. Burada önemli olan, bu farkındalığı kazandıktan sonra yeniden “biz” diline dönmeye niyet etmektir.

“Biz” diline evrilmek, sadece bir iletişim tarzı değişikliği değil, ilişkide daha derin bir bağ oluşturmayı sağlar. İlişkiler, yalnızca sevgiden değil, o sevgiyi koruyup büyütme çabasından beslenir. “Biz” dili, sevginin yanında güven, anlayış ve ortaklık inşa eder. Çünkü bir ilişkide en değerli şey, yalnızca aynı yolda yürümek değil, o yolu birlikte inşa etmektir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (2)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve vezirkopruozlem.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Bir sosyolojik vakadır yaşadıklarımız.
(14.12.2024 00:32 - #2639)
İnsanları adaletsizliğe mahkûm etmek, her ilişkiden çıkar sağlama isteği ve biz olmayı başarmışları rahatça başındakilerle birlikte sömürmenin bırakılması gerekir. Biz tabiri bir güzelliğin paylaşımına ortaklık sağladığı gibi bir suçun ve kötülüğün de bireysellikten toplumasllığa evriomesine nedendir. Dolayısıyla adalet ve hakkaniyet sağlanmadığı bir yerde dilin belden bükümlü olması topyekûn bireysel hakların baş belasıdır. Ortak payda hakça ve kardeşçe külfeti ve bereketi paylaşmak, paylaştırmaktan geçer. Birbirligin ve beraberliğin temelini adâlet duygusunun pekistirilmesi sağlar. Ha ben, ha biz ! Kim kimin suçunun ortağı olabilir, kim kimin günahının bedeline razı olabilir? Adâlet sadece mülkün değil toplumunda birliğinin temelidir. Dilden önce niyetlerin düzelmesi gerekir.Saygı ve muhabbetle.
Hanife Aygün neği: Yorumunuzdaki derinlik ve bakış açınız, yazıya farklı bir boyut kazandırdığı için teşekkür ederim. Adalet ve hakkaniyetin olmadığı bir yerde “biz” olmanın ne denli tehlikeli olabileceğine dair uyarınız çok kıymetli. “Biz” dilinin, ortak bir güzellik yaratma çabası kadar bireysel hakların zedelenmesi riskini de beraberinde getirebileceğini göz ardı etmemek gerekiyor. Yazıda, “biz” olmanın olumlu yanlarını öne çıkarmış olsam da, sizin belirttiğiniz gibi, adalet ve niyetlerin sağlıklı olmadığı yerde bu dilin yanlış kullanımı zarar verici olabilir. Ortak paydanın ancak hakça ve hakkaniyetle paylaşılabildiği durumlarda anlam kazandığı görüşünüze içtenlikle katılıyorum. Bu yapıcı ve derinlikli katkınız için tekrar teşekkür ederim. Dilden önce niyetlerin düzelmesi gerektiği vurgunuz, ilişkilerde “biz” dilini anlamlı ve adil bir zemine oturtmak adına hepimize önemli bir hatırlatma oldu.
Hanife Aygün neği: Yorumunuzdaki derinlik ve bakış açınız, yazıya farklı bir boyut kazandırdığı için teşekkür ederim. Adalet ve hakkaniyetin olmadığı bir yerde “biz” olmanın ne denli tehlikeli olabileceğine dair uyarınız çok kıymetli. “Biz” dilinin, ortak bir güzellik yaratma çabası kadar bireysel hakların zedelenmesi riskini de beraberinde getirebileceğini göz ardı etmemek gerekiyor. Yazıda, “biz” olmanın olumlu yanlarını öne çıkarmış olsam da, sizin belirttiğiniz gibi, adalet ve niyetlerin sağlıklı olmadığı yerde bu dilin yanlış kullanımı zarar verici olabilir. Ortak paydanın ancak hakça ve hakkaniyetle paylaşılabildiği durumlarda anlam kazandığı görüşünüze içtenlikle katılıyorum. Bu yapıcı ve derinlikli katkınız için tekrar teşekkür ederim. Dilden önce niyetlerin düzelmesi gerektiği vurgunuz, ilişkilerde “biz” dilini anlamlı ve adil bir zemine oturtmak adına hepimize önemli bir hatırlatma oldu.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve vezirkopruozlem.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Mustafa Gülünay
(14.12.2024 02:41 - #2644)
Bu yazı, "biz" diline odaklanarak ilişkilerdeki dilsel değişimin önemini vurguluyor. Ancak, dilin sosyo-politik, psikolojik ve diplomatik boyutları açısından eleştirildiğinde, yazının bazı yönlerinin daha derinlemesine incelenmesi gerektiği ortaya çıkabilir. Şimdi yazıyı bu açıdan eleştirel bir bakışla inceleyelim: 1. Psikolojik Açıdan Eleştiri: Empati ve İletişim: Yazıda empatiye büyük bir vurgu yapılmış, ancak empati ve "biz" dilinin gerçek hayatta nasıl işlediği konusunda bazı psikolojik zorluklar göz ardı edilebilir. Empati, her bireyin geçmiş deneyimlerine, duygusal zekasına ve kişisel sınırlamalarına bağlı olarak farklı işleyebilir. Her bireyin, empati kurma kapasitesi de farklıdır ve bu durum, "biz" dilinin her durumda sağlıklı bir şekilde işlemesini engelleyebilir. Bireysel Kimlik ve “Biz” Dilinin Çatışması: Yazı, bireysel kimliklerin kaybolmadan ortak bir dil kurulabileceğinden bahsediyor, ancak bu durum psikolojik olarak karmaşık olabilir. "Biz" diline evrilmek, bazı bireyler için kimlik kaybı anlamına gelebilir ve bu durum, kişisel sınırların sağlıklı bir şekilde çizilmemesi halinde ilişkilerde baskı yaratabilir. Özellikle, bireysel travmalar veya kişisel sınırlar söz konusu olduğunda, “biz” dilinin yerine daha sağlıklı bir “ben” dilinin kullanılması gerekebilir. Çözüm Arayışı ve Güç Dinamikleri: “Biz” dili çözüm odaklı olarak önerilmiş olsa da, ilişkilerdeki güç dinamikleri göz önüne alındığında, bu dilin uygulanması her zaman adil olmayabilir. Özellikle, güç asimetrileri (örneğin, toplumsal cinsiyet, yaş, sosyoekonomik statü farkları) olan ilişkilerde, “biz” dili, güçlü tarafın daha fazla kontrol elde etmesine yol açabilir. Bu durum, aslında “biz” dilinin adaletsiz bir biçimde uygulanmasına sebep olabilir. 2. Sosyo-Politik Açıdan Eleştiri: Toplumsal Cinsiyet Rolleri ve “Biz” Dili: Yazı, ilişkilerde "biz" dilini önerirken toplumsal cinsiyet rollerini yeterince irdelemiyor.
Hanife Aygün Eleştiriniz, yazıya farklı bir perspektiften bakma fırsatı sunduğu için çok değerli. ‘Biz’ dilinin hem psikolojik hem sosyo-politik boyutlarını daha derinlemesine ele almak gerektiğini gösterdiğiniz için teşekkür ederim. Yazıda, ‘biz’ dilini bir öneri olarak sunarken, bireysel farklılıkların ve ilişkisel güç dinamiklerinin önemini belki yeterince vurgulamamış olabilirim. Gelecekteki yazılarımda bu noktalara daha fazla yer vererek, konuyu daha geniş bir çerçevede ele almayı hedefliyorum. Bu yapıcı eleştiriniz için tekrar teşekkür ederim.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve vezirkopruozlem.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.