ORKİDE ÇİÇEKÇİLİK 30.12.2024
Hanife AYGÜN Klinik Psikolog
Köşe Yazarı
Hanife AYGÜN Klinik Psikolog
 

Boşanma Oranları Neden Artıyor ve Nasıl Önlenebilir?

Son yıllarda boşanma oranları ülke tarihinin en yüksek seviyelerine ulaşmış durumda. Resmi verilere göre örneğin sadece geçen yıl yaklaşık 187 bin çift boşandı. Bu, evlilik kurumunda ciddi bir çözülmeye işaret ediyor. Artık her üç evlilikten birinin boşanmayla sonuçlandığı ifade ediliyor. Peki, boşanmaların bu denli artmasının altında yatan sebepler neler? Bu sorunun net bir cevabı tek bir faktöre indirgenemez; psikolojik, ekonomik, toplumsal ve teknolojik pek çok etken bu artışta rol oynuyor. Psikolojik Faktörler Boşanma kararlarında en belirgin etkenlerden biri psikolojik uyumsuzluk ve iletişim eksikliğidir. Eşlerden biri veya her ikisi, ilişkide kendini “görülmüyor” veya “anlaşılmıyor” hissedebilir. Birçok çift terapisti, boşanma sürecine giren çiftlerin ortak bir şikâyeti olduğunu belirtir: Eşim beni önemsemiyor, duygularımı duymuyor; sanki evlilikte yokmuşum gibi hissediyorum. Bu duygusal kopukluk, zamanla sevgi bağının zayıflamasına ve çatışmaların artmasına yol açar. Ayrıca bireylerin kendi psikolojik iyi oluşlarına verdiği önem arttıkça, tatmin olmadıkları bir evliliği sürdürmeye gönüllü olmamaları da boşanmaları artıran bir faktördür. Kısacası, duygusal ihtiyaçların karşılanmaması ve sağlıklı iletişimin kurulamaması, günümüz evliliklerinde boşanmayı tetikleyen en önemli psikolojik sebeplerden biridir. Ekonomik Faktörler Ekonomi, bir evliliğin gidişatında sandığımızdan daha etkili olabilir. Maddi sıkıntılar ve ekonomik stres, eşler arasında ciddi gerilimler yaratabilir. İşsizlik, borçlar veya geçim derdi gibi sorunlar çiftlerin birbirine destek olmasını zorlaştırırken, tartışmaları sıklaştırabilir. Özellikle ani ekonomik kriz dönemlerinde boşanma oranlarının yükseldiği gözlemleniyor; çünkü artan stres altında çiftler arasında sabır ve hoşgörü azalabiliyor. Diğer yandan ekonomik bağımsızlığın artması da boşanma kararlarını kolaylaştıran bir etken. Geçmişte finansal sebeplerle istemedikleri halde evliliğini sürdüren bireyler (özellikle kadınlar) bugün kendi ayakları üzerinde durabildikleri için mutsuz evliliklere katlanmak zorunda hissetmiyor. Hem geçim sıkıntısı kaynaklı çatışmalar hem de ekonomik özgürlüğün getirdiği cesaret, boşanmaların artışında önemli rol oynuyor. Toplumsal Faktörler Toplumun evlilik ve boşanmaya bakışındaki değişimler de bu trendi etkiliyor. Öncelikle, boşanma eskisine kıyasla çok daha kabul edilebilir bir hale geldi. Geçmişte boşanmış olmak ciddi bir sosyal baskı veya utanç konusu olabilirken, günümüzde çevre ve aile tarafından daha anlayışla karşılanıyor. Bu da mutsuz evliliklerin sürdürülmesi yönündeki dış baskıyı azaltıyor. Ayrıca modern yaşamın getirdiği yoğun tempo, şehirleşme ve çekirdek aile modeli, çiftleri sosyal olarak izole edebiliyor. Eşler, geleneksel geniş aile desteğinden mahrum kalarak sorunlarıyla baş başa kalıyor ve toplumsal dayanışma azalıyor. Bir diğer toplumsal etken de bireyselliğin ön plana çıkmasıyla birlikte kişilerin kendi mutluluklarını merkeze alması. İnsanlar artık sırf “el âlem ne der” diye evliliklerini sürdürmek istemiyor; beklentileri karşılanmıyorsa ayrılmayı tercih edebiliyorlar. Toplum normlarındaki bu değişimler, boşanma kararlarının alınmasını kolaylaştırıyor.   Teknolojik Faktörler Teknolojinin hayatımızın her alanına girmesi evlilik ilişkilerini de etkiliyor. Akıllı telefonlar, sosyal medya ve dijital dünyanın sunduğu sınırsız eğlence veya sosyalleşme imkânı, eşler arasındaki doğrudan iletişimi azaltabiliyor. Aynı evde, hatta yan yana otururken bile çiftlerin ekrana dalıp birbirini ihmal etmesi sık rastlanan bir durum. Bu da eşlerden birinde “ikinci planda kalma” hissi uyandırabiliyor. Teknoloji ayrıca aldatma ve güvensizlik konularında da yeni riskler getirdi; örneğin sosyal medya veya mesajlaşma uygulamaları üzerinden gelişen duygusal yakınlıklar, evlilik bağını zedeleyebiliyor. Öte yandan, sürekli olarak diğer insanların “mükemmel” görünümlü hayatlarına tanık olmak (örneğin sosyal medyada) kendi evliliğine dair beklentileri yükseltip hayal kırıklığına yol açabiliyor. Yani dijital çağ, iletişimi kolaylaştırırken paradoksal olarak eşlerin birbirinden kopmasını da hızlandırabiliyor. Boşanmayı Önlemek İçin Somut Öneriler Boşanma nedenleri çeşitlilik gösterse de, bir evliliği sağlam tutmak için alınabilecek önlemler genel olarak benzer. İşte çiftlerin boşanmayı önlemek ve mutlu bir ilişki sürdürmek için uygulayabileceği bazı somut adımlar: •İletişimi Güçlendirin: Eşinizle düzenli olarak konuşmaya zaman ayırın. Duygularınızı açıkça ifade edin ve karşınızdakini gerçekten dinleyin. Birbirinizin anlattıklarını önemsediğinizi göstererek “anlaşılma” ihtiyacını karşılayabilirsiniz. •Kaliteli Zaman Geçirin: Günlük koşuşturma içinde sadece aynı evde bulunmak birlikte vakit geçirmek anlamına gelmez. Ortak hobiler bulun, düzenli olarak baş başa kalabileceğiniz aktiviteler planlayın (örneğin her hafta küçük bir “randevu gecesi”). Birlikte paylaşılan güzel anılar, aranızdaki bağı güçlendirecektir. •Takdir ve Sevgi Gösterin: Eşlerin kendini değerli hissetmesi önemlidir. Küçük de olsa bir başarıyı, emeği veya özveriyi fark edip takdir ettiğinizi gösterin. Fiziksel temas (sarılmak, el ele tutuşmak) ve sevgi sözcükleriyle duygusal bağınızı canlı tutun. Her gün birkaç dakikanızı bile olsa birbirinize sevgi göstermeye ayırın. •Eşit Sorumluluk ve İşbirliği: Evlilik bir ekip işidir. Ev işleri, çocuk bakımı, finansal sorumluluklar gibi konularda yükün adil paylaşılmasına özen gösterin. Tek bir tarafın omzuna çok fazla yük binmesi, zamanla kızgınlık ve yorgunluk yaratabilir. İşbirliği yaparak birbirinize destek olun; böylece hiçbir eş kendini yalnız veya aşırı baskı altında hissetmez. •Teknolojiye Ara Verin: Telefon, tablet, televizyon gibi cihazlarınızla geçirdiğiniz zamanı dengeleyin. Özellikle akşam yemekleri veya yatmadan önceki süre gibi önemli anlarda cihazları bir kenara bırakıp sohbet etmeye gayret edin. Sosyal medyada vakit geçirmek yerine eşinizle yüz yüze iletişim kurmak, ihmal edilmişlik hissini azaltacaktır. •Problemleri Zamanında Çözün: Her ilişkide anlaşmazlıklar olur; önemli olan bu sorunları görmezden gelmek yerine erken dönemde çözmeye çalışmaktır. Kırgınlıklar biriktikçe iletişim daha da zorlaşır. Sorun yaşadığınız konuları sakin bir şekilde konuşun, birbirinizi suçlamadan çözüm arayın. Gerekirse bir uzmandan (örneğin aile terapistinden) yardım almaktan çekinmeyin. •Birbirinizi Destekleyin: Eşinizin hedeflerine, kariyerine veya kişisel gelişimine ilgi gösterin ve destek olun. Hayatta karşılaştığınız zorluklarla mücadelede birbirinize moral vermek, stresi azaltır ve aranızdaki güven duygusunu pekiştirir. Unutmayın, eşiniz aynı zamanda sizin hayat arkadaşınız ve en büyük destekçiniz olmalıdır. •İlişkiyi Canlı Tutun: Yıllar geçse de romantizmi ve yakınlığı korumak için çaba göstermeye devam edin. Küçük sürprizler yapmak, birlikte yeni şeyler denemek, özel günlere önem vermek ilişkide monotonluğu önler. Evlilik, bakım isteyen bir çiçek gibidir; onu canlı tutmak için düzenli ilgi ve emek gerekir.  Boşanma oranlarındaki artış, günümüz çiftlerinin karşılaştığı çeşitli zorlukların bir sonucudur. Psikolojik ihtiyaçlar, ekonomik koşullar, toplumsal değişimler ve teknolojik gelişmeler evlilikleri her zamankinden daha fazla test ediyor. Ancak bu etkenlerin farkında olarak hareket eden çiftler, evliliklerini güçlendirmek için bilinçli adımlar atabilir. En önemlisi, eşlerin birbirine zaman ayırması, değer vermesi ve gerektiğinde yardım almaktan çekinmemesidir. Unutulmamalıdır ki, sağlıklı iletişim ve karşılıklı anlayış üzerine kurulu bir ilişki, zorlu koşullara rağmen ayakta kalabilir ve boşanma ihtimalini en aza indirebilir.
Ekleme Tarihi: 13 Mart 2025 - Perşembe
Hanife AYGÜN Klinik Psikolog

Boşanma Oranları Neden Artıyor ve Nasıl Önlenebilir?

Son yıllarda boşanma oranları ülke tarihinin en yüksek seviyelerine ulaşmış durumda. Resmi verilere göre örneğin sadece geçen yıl yaklaşık 187 bin çift boşandı. Bu, evlilik kurumunda ciddi bir çözülmeye işaret ediyor. Artık her üç evlilikten birinin boşanmayla sonuçlandığı ifade ediliyor. Peki, boşanmaların bu denli artmasının altında yatan sebepler neler? Bu sorunun net bir cevabı tek bir faktöre indirgenemez; psikolojik, ekonomik, toplumsal ve teknolojik pek çok etken bu artışta rol oynuyor.

Psikolojik Faktörler

Boşanma kararlarında en belirgin etkenlerden biri psikolojik uyumsuzluk ve iletişim eksikliğidir. Eşlerden biri veya her ikisi, ilişkide kendini “görülmüyor” veya “anlaşılmıyor” hissedebilir. Birçok çift terapisti, boşanma sürecine giren çiftlerin ortak bir şikâyeti olduğunu belirtir: Eşim beni önemsemiyor, duygularımı duymuyor; sanki evlilikte yokmuşum gibi hissediyorum. Bu duygusal kopukluk, zamanla sevgi bağının zayıflamasına ve çatışmaların artmasına yol açar. Ayrıca bireylerin kendi psikolojik iyi oluşlarına verdiği önem arttıkça, tatmin olmadıkları bir evliliği sürdürmeye gönüllü olmamaları da boşanmaları artıran bir faktördür. Kısacası, duygusal ihtiyaçların karşılanmaması ve sağlıklı iletişimin kurulamaması, günümüz evliliklerinde boşanmayı tetikleyen en önemli psikolojik sebeplerden biridir.

Ekonomik Faktörler

Ekonomi, bir evliliğin gidişatında sandığımızdan daha etkili olabilir. Maddi sıkıntılar ve ekonomik stres, eşler arasında ciddi gerilimler yaratabilir. İşsizlik, borçlar veya geçim derdi gibi sorunlar çiftlerin birbirine destek olmasını zorlaştırırken, tartışmaları sıklaştırabilir. Özellikle ani ekonomik kriz dönemlerinde boşanma oranlarının yükseldiği gözlemleniyor; çünkü artan stres altında çiftler arasında sabır ve hoşgörü azalabiliyor. Diğer yandan ekonomik bağımsızlığın artması da boşanma kararlarını kolaylaştıran bir etken. Geçmişte finansal sebeplerle istemedikleri halde evliliğini sürdüren bireyler (özellikle kadınlar) bugün kendi ayakları üzerinde durabildikleri için mutsuz evliliklere katlanmak zorunda hissetmiyor. Hem geçim sıkıntısı kaynaklı çatışmalar hem de ekonomik özgürlüğün getirdiği cesaret, boşanmaların artışında önemli rol oynuyor.

Toplumsal Faktörler

Toplumun evlilik ve boşanmaya bakışındaki değişimler de bu trendi etkiliyor. Öncelikle, boşanma eskisine kıyasla çok daha kabul edilebilir bir hale geldi. Geçmişte boşanmış olmak ciddi bir sosyal baskı veya utanç konusu olabilirken, günümüzde çevre ve aile tarafından daha anlayışla karşılanıyor. Bu da mutsuz evliliklerin sürdürülmesi yönündeki dış baskıyı azaltıyor. Ayrıca modern yaşamın getirdiği yoğun tempo, şehirleşme ve çekirdek aile modeli, çiftleri sosyal olarak izole edebiliyor. Eşler, geleneksel geniş aile desteğinden mahrum kalarak sorunlarıyla baş başa kalıyor ve toplumsal dayanışma azalıyor. Bir diğer toplumsal etken de bireyselliğin ön plana çıkmasıyla birlikte kişilerin kendi mutluluklarını merkeze alması. İnsanlar artık sırf “el âlem ne der” diye evliliklerini sürdürmek istemiyor; beklentileri karşılanmıyorsa ayrılmayı tercih edebiliyorlar. Toplum normlarındaki bu değişimler, boşanma kararlarının alınmasını kolaylaştırıyor.

 

Teknolojik Faktörler

Teknolojinin hayatımızın her alanına girmesi evlilik ilişkilerini de etkiliyor. Akıllı telefonlar, sosyal medya ve dijital dünyanın sunduğu sınırsız eğlence veya sosyalleşme imkânı, eşler arasındaki doğrudan iletişimi azaltabiliyor. Aynı evde, hatta yan yana otururken bile çiftlerin ekrana dalıp birbirini ihmal etmesi sık rastlanan bir durum. Bu da eşlerden birinde “ikinci planda kalma” hissi uyandırabiliyor. Teknoloji ayrıca aldatma ve güvensizlik konularında da yeni riskler getirdi; örneğin sosyal medya veya mesajlaşma uygulamaları üzerinden gelişen duygusal yakınlıklar, evlilik bağını zedeleyebiliyor. Öte yandan, sürekli olarak diğer insanların “mükemmel” görünümlü hayatlarına tanık olmak (örneğin sosyal medyada) kendi evliliğine dair beklentileri yükseltip hayal kırıklığına yol açabiliyor. Yani dijital çağ, iletişimi kolaylaştırırken paradoksal olarak eşlerin birbirinden kopmasını da hızlandırabiliyor.

Boşanmayı Önlemek İçin Somut Öneriler

Boşanma nedenleri çeşitlilik gösterse de, bir evliliği sağlam tutmak için alınabilecek önlemler genel olarak benzer. İşte çiftlerin boşanmayı önlemek ve mutlu bir ilişki sürdürmek için uygulayabileceği bazı somut adımlar:

•İletişimi Güçlendirin: Eşinizle düzenli olarak konuşmaya zaman ayırın. Duygularınızı açıkça ifade edin ve karşınızdakini gerçekten dinleyin. Birbirinizin anlattıklarını önemsediğinizi göstererek “anlaşılma” ihtiyacını karşılayabilirsiniz.

•Kaliteli Zaman Geçirin: Günlük koşuşturma içinde sadece aynı evde bulunmak birlikte vakit geçirmek anlamına gelmez. Ortak hobiler bulun, düzenli olarak baş başa kalabileceğiniz aktiviteler planlayın (örneğin her hafta küçük bir “randevu gecesi”). Birlikte paylaşılan güzel anılar, aranızdaki bağı güçlendirecektir.

•Takdir ve Sevgi Gösterin: Eşlerin kendini değerli hissetmesi önemlidir. Küçük de olsa bir başarıyı, emeği veya özveriyi fark edip takdir ettiğinizi gösterin. Fiziksel temas (sarılmak, el ele tutuşmak) ve sevgi sözcükleriyle duygusal bağınızı canlı tutun. Her gün birkaç dakikanızı bile olsa birbirinize sevgi göstermeye ayırın.

•Eşit Sorumluluk ve İşbirliği: Evlilik bir ekip işidir. Ev işleri, çocuk bakımı, finansal sorumluluklar gibi konularda yükün adil paylaşılmasına özen gösterin. Tek bir tarafın omzuna çok fazla yük binmesi, zamanla kızgınlık ve yorgunluk yaratabilir. İşbirliği yaparak birbirinize destek olun; böylece hiçbir eş kendini yalnız veya aşırı baskı altında hissetmez.

•Teknolojiye Ara Verin: Telefon, tablet, televizyon gibi cihazlarınızla geçirdiğiniz zamanı dengeleyin. Özellikle akşam yemekleri veya yatmadan önceki süre gibi önemli anlarda cihazları bir kenara bırakıp sohbet etmeye gayret edin. Sosyal medyada vakit geçirmek yerine eşinizle yüz yüze iletişim kurmak, ihmal edilmişlik hissini azaltacaktır.

•Problemleri Zamanında Çözün: Her ilişkide anlaşmazlıklar olur; önemli olan bu sorunları görmezden gelmek yerine erken dönemde çözmeye çalışmaktır. Kırgınlıklar biriktikçe iletişim daha da zorlaşır. Sorun yaşadığınız konuları sakin bir şekilde konuşun, birbirinizi suçlamadan çözüm arayın. Gerekirse bir uzmandan (örneğin aile terapistinden) yardım almaktan çekinmeyin.

•Birbirinizi Destekleyin: Eşinizin hedeflerine, kariyerine veya kişisel gelişimine ilgi gösterin ve destek olun. Hayatta karşılaştığınız zorluklarla mücadelede birbirinize moral vermek, stresi azaltır ve aranızdaki güven duygusunu pekiştirir. Unutmayın, eşiniz aynı zamanda sizin hayat arkadaşınız ve en büyük destekçiniz olmalıdır.

•İlişkiyi Canlı Tutun: Yıllar geçse de romantizmi ve yakınlığı korumak için çaba göstermeye devam edin. Küçük sürprizler yapmak, birlikte yeni şeyler denemek, özel günlere önem vermek ilişkide monotonluğu önler. Evlilik, bakım isteyen bir çiçek gibidir; onu canlı tutmak için düzenli ilgi ve emek gerekir.

 Boşanma oranlarındaki artış, günümüz çiftlerinin karşılaştığı çeşitli zorlukların bir sonucudur. Psikolojik ihtiyaçlar, ekonomik koşullar, toplumsal değişimler ve teknolojik gelişmeler evlilikleri her zamankinden daha fazla test ediyor. Ancak bu etkenlerin farkında olarak hareket eden çiftler, evliliklerini güçlendirmek için bilinçli adımlar atabilir. En önemlisi, eşlerin birbirine zaman ayırması, değer vermesi ve gerektiğinde yardım almaktan çekinmemesidir. Unutulmamalıdır ki, sağlıklı iletişim ve karşılıklı anlayış üzerine kurulu bir ilişki, zorlu koşullara rağmen ayakta kalabilir ve boşanma ihtimalini en aza indirebilir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (2)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve vezirkopruozlem.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sosyolog gulunay
(13.03.2025 21:32 - #3222)
Boşanmanın sebep ve nedenleri... Sebepleri saymakla bitmez. Nedenlerin başında aile büyüklerine bir Kedi-Kopek kadar hanesinde yer verilmemesi hususen rahatsızlık vermemek adına çocuklardan uzak durulmasıdır. Medenî kanunların ve yargıtay içtihatlarının boşanmaya sebep olarak anne-baba müdahelesini görmesidir. İslâm'ı n ve ataerkil aile yapısının yerine sekülerizm ve hedonist bir anlayış ikâme edilmesidir. Başat sebep ekonomik bozukluğun sosyolojik ve psikolojik açıdan insanları ümitsizliğe düşürmesidir. Ar edep ve utanma duygusunun ortadan kalkmasıdır.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve vezirkopruozlem.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sosyolog gulunay
(13.03.2025 21:32 - #3223)
Boşanmanın sebep ve nedenleri... Sebepleri saymakla bitmez. Nedenlerin başında aile büyüklerine bir Kedi-Kopek kadar hanesinde yer verilmemesi hususen rahatsızlık vermemek adına çocuklardan uzak durulmasıdır. Medenî kanunların ve yargıtay içtihatlarının boşanmaya sebep olarak anne-baba müdahelesini görmesidir. İslâm'ı n ve ataerkil aile yapısının yerine sekülerizm ve hedonist bir anlayış ikâme edilmesidir. Başat sebep ekonomik bozukluğun sosyolojik ve psikolojik açıdan insanları ümitsizliğe düşürmesidir. Ar edep ve utanma duygusunun ortadan kalkmasıdır.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve vezirkopruozlem.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.