BAĞIMSIZLIK: 1923 Devrimindeki özgürlük, eşitlik, kardeşlik, ilkelerinin tümünü içeren kişisel, toplumsal, kamusal, siyasal bir kapsayıcı güdümsüzlüğü her türlü bağımlılıktan sıyrılışı tanımlar.
Bağımsızlık, Siyasal, ekonomik, düşünsel, davranışsal, duyumsaldır. Duyuş, davranış ve uygulayıştır. Ortaçağ kalıntılarından, bağnazlıktan, tutuculuktan, dogmalardan, sömürü ve kulluktan sıyrılmadır. Bağımsız davranma düşünme, yaşayabilme, yaşatabilme gücüdür.
ÖZGÜRLÜK: 1789 Fransız devriminin İnsan Hakları Bildirgesine göre “Başkasına zarar vermeyen her şeyi yapabilmektir.”
Atatürk; “Herkes kendi için yerine, herkes, herkes içindir” demiştir.
Herhangi bir koşulda sınırlamama ya da zorlamaya ve kısıtlamaya bağlı olmaksızın düşünme, davranma, kendi isteğince karar vermesidir.
Özgürlük ile bağımsızlık arasındaki fark ise; özgürlük bireye aittir, yaşam kriteridir, vatandaşlar için söz konusudur. Bağımsızlık çoğuldur, birlikte yaşanandır. Bağımsızlık, uluslardan alınabilir ama o ulustaki bireylerin ruhundan alınamaz.
Atatürk der ki “ Hürriyet kayıtsız şartsız serbest olmak değildir. Onun akitleri, şartları vardır. Kayıtsız, şartsız, serbest olmak ormandaki hayvanlara mahsustur. Başkasının hürriyet hakkını tanımayan kendi hürriyet hakkını da tanımaz.”
“Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir.” “Özgürlük olmayan ülkede ölüm, yıkılış vardır. Her ilerlemenin, kurtuluşun anası özgürlüktür.” “Dünyada ve dünya milletleri arasında sükun, huzur ve iyi geçim olmazsa, bir millet kendisi için ne yaparsa yapsın, huzurdan mahrumdur.”
İşte İsrail - Filistin savaşı iki tarafta huzursuz, sükun yok, ölüm çok. Acımasızlık, katliam almış başını gidiyor. İsrail’in bu kıyımını bir çok ülkede kendi açılarından değerlendirip destekliyor. Aynı şekilde Rusya- Ukrayna savaşı. Amerika iki yerde de başrolde. Savaşı desteklerken, kendi ürettiği uçakları, füzeleri, tankları pazarlıyor. NATO içinde birlikte olmamıza rağmen bize “F-16 uçaklarını, F-35 uçaklarını vermekten kaçınıyor. Suriye’de karşı cephede yer alıyor. Bağımlılık bu demek ki?
Uluslar arası ilişkilerde milletler birbirine bağımlıdır. Karşılıklı ticari, siyasi davranışlar tanımlanır, akademik bir disiplin ile gelişmeler sağlanır.
Özgürlükte de kısıtlamalarla karşılaşmaktayız. İstediğimizi söyleyemiyor, yazamıyoruz. Yazanlar bir bahane bulunup hapse atılıyor. Özgürlüğümüzü kısıtlayan korkularımız bazen basıklar bazen de kendi duygu ve düşüncelerimizdir.
“Başkalarının özgürlüğünü kısıtladığımız an, bizim özgürlüğümüz biter.”
Türkler 7. Yüzyılın birinci yarısında İslam ile tanışmış 12. Yüzyıla kadar Anadolu topraklarına yayılmış, Selçuklu- Osmanlı imparatorluğunu kurmuşlardır. İslamı yaymak için orta doğuya Kuzey Afrika’ya Avrupa’ya egemen olmuşladır. Hz. Muhammet ilahi emirler doğrultusunda devleti idare etmiş, Türk imparatorlukları İslamı yaymak egemenlik alanını genişletmeyi amaç edinmiş, gittikleri ülkelerde madenleri işleyip, ham maddesi mamul madde yaparak satmak için yarışmamıştır. İslam dini tanrı emri olduğu için değişmemiş, özgürlükler yerine kader, şükür, teslimiyet gelmiş hiçbir bilimsel ve teknolojik icat yapılmamıştır ama dünya sürekli değişmektedir. İnsanlar özgürce inanç ve ibadetlerini yapmalı, dini siyasete alet etmemeleri, çağın gelişmelerine ayak uydurmalıdır. Özgürlükler olmadan düşünme, sorgulama, özgüven, buluşlar olmaz, ülkeler ilerleyemez.
Sonuç olarak içinde bulunduğumuz durum, korkularımız, eğitimimiz, işimiz, duygu ve düşüncelerimiz özgürlüğümüzü belirler.
Ülkeler arası ilişkilerde bağımsızlıkla bağlantılıdır. Bugüne kadar sömürgeci olan ülkeler yavaş yavaş bu ülkelerin çabaları ile bağımsızlıkları kazanıp, özgürleşmişlerdir.