Ülkemizde çok seçim yapılıyor. Bu arada Anayasa değişikliği uygulamları vs. insanları yorduğu gibi, siyasi partileri de yoruyor.
Hepsi bu seçim sürecinde büyük paralar harcıyor. İktidar partisi hem kendi parasını hem de devlet bütçesini bitiriyor. Açılışlarını, temel atmalarını bu seçim sürecine denk getirip halkın parasını kendi reklamlarına harcıyor. Halkımız bu toplantılara bazen emirlerle, bazen metazoru, bazen işten çıkarılma korkusu bazen belki beni de işe alırlar umudu ile seçim malzemesi olabiliyor.
Bu propaganda dönemlerinde meydanlarda tutulmuş, bağırması ve slogan atması için görevlendirilmiş grupların dışında halkta bir heyecan yok. Vatandaş geçim sıkıntısından yorulmuş, akşam evine ekmek götürme derdine düşmüş, kirayı nasıl öderim, ilacı nasıl alırım düşüncesiyle konuşmacıları dinlemiyor, söylenilenleri anlamıyor. Sadece düzenleyicilerin meydanı doldurma çabalarına alet oluyor. Konvoyları trafiği kilitliyor.
İktidar 20 yılı aşkın zafer sarhoşluğu ve yorgunluğu ile tükenmişlik yaşıyor.
Muhalefette kaybetmekten yoruldu. Seçim kazanmak için yanlarına almaya çalıştıkları diğer partileri de seçmenler kendi haline bıraktı. Çünkü iktidarı da, muhalefeti de değiştiremiyor. Bir kısır döngüdür giderken ülkede satılmadık yer kalmadığı gibi ekonomik çöküntü yaşanmakta.
İşçi de, emekli de, esnafta memnun değil.
Belediye başkanlarının çoğu ya iktidar partisinin mevcut veya eski milletvekillerinden seçilmiş, seçilmeyenlere “ Milletin malı deniz yemeyen domuz” sözü hayata geçirilmiş, makamlar, çifte maaşlar, kamu kurumlarında yönetim üyelikleri, yandaşlara işler dağıtılmaktadır.
Bu arada toplumda saygınlık kazanmış, kültürlü kimselere siyasete uzak durmakta, siyasetin kirli oyunlarında un gibi ufalamak istemekteler. Bu da bizi seçilip yönetenlerin liyakatten uzak, sadece kendi gelecek ve çıkarlarını düşünen rastgele ve düzensiz seçilmişlerin idaresine teslim etmektedir.
“Seçimleri bir anda yaparız ama sonuçlarını bir ömür boyu yaşarız” hayatımızdaki her şey yaptığımız seçimlerin yansımasıdır. Bir seçim yapıldıktan sonra sorumluluğu da kabul etmeliyiz. “Her seçim bir vazgeçiştir ve her vazgeçiş sınırlılıkların ve geçiciliğin farkına varmamızı sağlar” ama yine sandık önümüze geldiğinde takım tutar gibi kötü de yönetse, başka birine elim varmıyor düşüncesi ülkeyi felakete sürüklüyor. “ Çalıyor ama çalışıyor” “Bal tutar parmağını yalıyor” faraziyeleri başımıza kötü işler getiriyor.
“Cahil toplumla seçim yapmak okuma- yazma bilmeyen adama hangi kitabı okuyacağını sormak kadar ahmaklıktır.” Böyle bir seçimle iktidara gelenler, düzenledikleri tiyatro ile halkın egemenliğini çalan zalim ve madrabaz hainlerdir.” Eğitim de cahil bırakıldık, okul yüzü görmeden diplomalar gördük onun için seçtiklerimizde, seçemediklerimizde YORGUN.
Halk yorulmadı, unutmadı. 3YYY (yoksulluk, yolsuzluk, yasaklar) ile mücadele etmeyenlere bir balans, demokrasi ayarı verdi. Bıçak kemiğe dayandı. Boş tencere ile yaşanmayacağını gösteren emekli , işçi,esnaf, öğretmen, gazeteci oyunu ana muhalefet partisine yönlendirdi. CHP genel seçimlere kadar görevini iyi yaparsa iktidar değişebilir. Liyakatli ahlaklı cumhuriyet yanlısı, Atatürk izinde gidenler iktidar olabilir.
Tükenmişlik biter olumlu değişimler yaşarız. Bu AKP’ye bir uyarıdır. Sonuç değil başlangıç olacaktır.