Hikayesi: İstanbul’da Galata köprüsü yokken Eminönü - Karaköy arasında yolcu taşıyan kayıkçılar müşteri beklerken kendi aralarına durup dururken kavgaya tutuşur, sesleri yükselir, kürekleri havaya kalkar sağa sola savrulmuş. Kürekler kayıkçılara değil de seyre gelen halkın kafasına inermiş. Bu kavgalar daha sonra denizden karaya taşınmış. Düzmece kayıkçı kavgaları ile çevrelerine toplanan halkı soyarlarmış. Burada dayak yiyen ve soyulan kavga edenler değil hep halk oluyormuş.
Siyasetçilerin, toplum mühendisliğine soyunanların ve medya tarafından sıkça başvurulan bir yöntemdir kayıkçı kavgası çift taraflı takiyyedir.
Başka bir kayıkçı hikayesinde ise: Zamanında bir kayıkçının adı çıkmış. Kayıkçılar iki yaka arasında yolcu taşıyor. Bu kayıkçının kayığı iki kişilik bir yolcu bir de kendisi binebiliyor. Dedikodular başını almış gidiyor. Kayığa binen inen her kadının kayıkçı ile aşna fişne yaptığı söylenir olmuş. Bir gün söylentileri bilen kadının biri mecburiyetten binmiş kayığa. Kayıkçı her kürek çekişinde “Derler” diyerek karşıya geçmiş. Kadın merak etmiş sormuş “ne derler be adam?” Kayıkçı cevap vermiş; “sana hiçbir şey yapmadığım halde yaptı derler! Sen bu kayığa bindin ya hiçbir şey yapmasan bile yaptı derler.” İki öyküde de zarar gören alakasız kimselerdir. 6’lı masada bazen çatlak sesler çıkar. ‘Meral Akşener, Kılıçdaroğlu’nu istemiyor’ diye arı kovanına çubuk sokanlar, söylenmemiş olsa bile bunu kullanır, masayı devirmeye çalışırlar.
RTÜK ve TÜİK’in açıklama ve eylemleri gelecek günlerimize ülkeye zarar veriyor.
Bugünlerde hükümetle medya kuruluşları ve süpermarketler arasında da bir kayıkçı kavgası sürüyor. Üç harfli marketlerin fiyatları yükselttiği enflasyonu körüklediği söylenir. Halbuki BİM ortakları, ŞOK ve A101 hep hükümetin dostları ve yakınlarıdır. Denetlenecek, ceza yazılacak denir. Göstermelik olaylardan sonra bunlar zam yapmaya devam eder, olan halka olur.
Hükümet bazı medya patronları ile de böyle kavgalara girişir. Geri adım atan iktidarın baskısından, denetiminden korktuğu için medya kuruluşları (Gazeteleri, TV’leri, dergileri) olur. Onlar yine aralarında ihaleleri alırlar. (Yollar, köprüler, hastaneler) yap işlet modeli ile devam eder. Devlet soygunu birlikte kotarılır. Sonuçta ‘Atlar tepişir eşekler ölür’. Affedersiniz bunları yazan yazar, çizer, düşünen halk cezalandırılır, işinden aşından olur. Çok insanın ahını alan bu çıkar grupları bilsinler ki ‘Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste’ atasözünü unutmasınlar.
Mevlana “Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir” diyor. Seçimler yaklaşıyor “Din, iman, ezan, bayrak, türban” edebiyatı etkisine yitirirse “Dış politika söylemleri” devam edeceğe benziyor. Dağıtılan paralar enflasyonla eriyip almadan biterken kayıkçı kavgaları ile günler geçecek.
“Hasandağı arpalıktır, eğer saban yürürse
Her dereye bir değirmen, eğer suyu gelirse
Her köylüden bir tavuk, eğer köylü verirse
Güzel gidiş bu gidiş, eğer sonu gelirse.”
Bekleyip göreceğiz! Kavgaların millet, memleket meselelerini çözmesi dileğiyle...