MANEVi: Soyut ve içsel, beş duyu ile algılanmayan şeyler, duygular hissi, enfüsi, içsel, soyut, ruhani kelimeler manevinin eş anlamlılarıdır.
DEĞERLERİMİZ: Adalet, ahlak, güven, saygı, huzur, eşitlik, refah, dürüstlük, aile ve çevre bilincidir.
Okulların yaz tatilleri döneminde 4 - 6 yaş bir milyon çocuk soyut kavramlara dayalı Kur’an Kursu gibi, din eğitimi gibi, değerler eğitimi gibi zihinsel tekniklere maruz bırakılarak 10 yıldır süren böyle bir eğitimden mezun olduğunu Diyanet İşleri Başkanlığı açıklamıştır. Acaba bizim eğitim sisteminin hedefleri bunlar mıdır? Böyle bir eğitim yaşam boyu sürecek “ŞARTLANDIRMA değil midir? 4 - 6 yaş çocuklarımız inanç motifleriyle şartlandırılıyorsa sonraki eğitimlerinde ne bekliyoruz? Anaokulları ne işe yarayacak?
Atatürk Cumhuriyetinin temeli “LAİK EĞİTİM”dir. Özgür iradeli, özgür düşünceli yurttaşları nasıl yetiştireceğiz? Yeni atanan Milli Eğitim Bakanı Karma Eğitime karşı olduğunu açıklamış, bakanlık tarikatların eline mi geçti? Tarikatların, cemaatlerin ülke genelindeki yerleri, rolleri, etikleri nelerdir? 4- 6 yaş arasındaki Demokratik Cumhuriyet vatandaşları “İNANCI SİYASETİ ile ÇAĞDAŞ UYGARLIĞA taşıyabilir misiniz?
ÇEDES Projesi kapsamında İZMİR ve ESKİŞEHİR’de okullara VAİZ, İMAM HATİP ve KURAN KURSU öğreticisi kişilerin “MANEVİ DANIŞMAN “ olarak atanmasına ilişkin protokol imzalandığı basında yazılmaktadır. Bu uygulama Türkiye genelinde yayılacak mı? ÇEDES: (Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime sahip çıkıyorum Projesidir.)
Müfredatta mevcut olan dini, ahlaki ve toplumsal değerlerin koruması, çevre bilinci oluşturulması ile ilgili eğitimi öğretmenler verirken, vaiz, imam ve kuran kursu eğiticilerine neden ihtiyaç duyulmaktadır?
Okullarımızda bu kadar REHBER ÖĞRETMEN, PSİKOLOJİK DANIŞMAN, DİN KÜLTÜRÜ ÖĞRETMENİ bu konuları işleyemiyor mu?
LAİKLİĞİ ve LAİK EĞİTİMİ hedef alan böyle uygulamalardan vazgeçilmelidir. Öğretmenin yeri OKUL imamın görev yeri CAMİ’dir. Milli Eğitim Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı eliyle eğitim ve inanç alanları birbirine karıştırılmasına yönelik ÇEDES ve benzeri projelerden vazgeçilmelidir. Bu çağrımız sadece bu üç kuruma değil çağdaş yaşamı destekleme derneğine, diğer eğitim dernek ve sendikalarına, okul - aile birliklerine velilerimize, muhalefet partilerinedir.
Eğitim adı altında yapılan bu “zihinsel şartlandırmaya” karşı çıkmalısınız.
Atatürk’ün eğitim politikası ulusal ve evrensel kültürün birlikteliğine dayanır. Milli, bilimsel, teknolojik yeniliklere açık bir anlayıştır. “Bilim ve teknoloji, uzmanlık nerde varsa, sanat nerde varsa gidip öğrenmeye mecburuz” derken birleştirici, toplayıcı ve bütünleştiricidir. Ayrımcılık ve bölücülük kabul etmez.
Türkiye’nin MEDRESE ve MEKTEP çekişmesi bitirilmelidir. Eğitim politikasına ezbercilikten kurtarıp yaratıcı, eleştirici, düşünme becerilerini geliştirecek uygulamaya dayalı bir eğitim sistemi olmalıdır. Eğitim milli olmalı öğretimde birlik sağlanmalı, eğitim bilimsel olmalı ve yaygınlaştırılmalıdır. Eğitim toplumsal cehaletten kurtarmalı, toplumun bilgi ve ahlak düzeyini yükseltmeli, öğrencilerin kabiliyetlerini ortaya çıkarıp geliştirmelidir. Bu işler ÇEDES marifeti ile olamaz.
MARKET ÇALIŞANLARI
Tonlarca gelen malzemeleri raflara yerleştirmek, her gün etiket değiştirmek, günde en az 13 saat ayakta kalmak revamıdır.
Cumartesi - Pazar - Bayram tatilleri yok. Aldıkları aylıklarda meçhul.
Kasada çalışanlara bir sandalye, günlük çalışma saatlerinde ayarlama gerekmez mi?
İnsan çalıştırmanın zorlukları bilinmekte ama hak ve özgürlüklerde saygı gerekmektedir.