Hipokondriyazis; kişinin bir ya da birden çok bedensel belirtisini ya da bulgusunu yanlış yorumlamasına bağlı olarak, önemli bir hastalığının olduğunu düşünmesi ya da önemli bir hastalığı olmasından sürekli korku duymasıdır.
Tıbbi güvence verilmesine karşın, kişinin bir hastalığı olduğuna ilişkin korkusu sürer. Bu rahatsızlık, kişinin bedeninde hiçbir hastalık olmadığı halde kendini devamlı olarak hasta hissetmesi ya da bunun için kaygılanması durumudur. Bu durumda kişide çeşitli fiziksel şikayetler görülür. Hastalığın kaynağı genellikle hastanın günlük yaşamında karşılaştığı problemlere bağlı olarak görülmektedir. Hayatında çeşitli zorlukları yaşayan bu kişiler bu stres durumunu çoğu zaman farkında olmadan kendi bedenlerine aktarırlar. Bu da ortada bir hastalık olmamasına rağmen kişiye kendini hasta gibi hissettirir.
Halk arasında hastalık hastalığı olarakta bilinen hipokondriyazis, tıbbi yardım arayışında olanların yaklaşık %5 inde görülür.Kadınlarda ve erkeklerde eşit sıklıkta görülür.
Kişi baş ağrısı, sırt ağrısı, çarpıntı, terleme,öksürük,şişkinlik vb.birçok belirtileri ciddi algılayarak önemli bir hastalığı olduğuna inanır.Sık sık nabız kontrol ederler, tansiyon ölçerler.Tıbbi değerlendirmeler kişiyi tatmin etmez.
Hipokondriyazisi olan kişilerin özellikle anksiyete bozuklukları, depresyon ya da diğer somatoform bozukluklar olmak üzere, birtakım ruhsal rahatsızlıkları da çoğu kez eş zamanlı olarak bulunur.
Hipokondriyazis oldukça zor tedavi edilen psikolojik bir rahatsızlıktır. Hastalar psikiyatrik tedaviyi reddederler ve tedavi olmayı zorlaştırırlar. Yine de ilaç tedavisini ve psikoterapiyi bir arada uygulamak tedavinin başarı şansını artırır. Bunun için öncelikle hastanın doktoruna ve terapistine tam olarak güvenmesi gerekir. Hastanın sık sık doktor değiştirmesi tedavinin başarı şansını düşürecektir.
HASTALIK HASTALIĞI İLE NASIL BAŞ EDİLİR?
Öncelikle kaygı ve endişe ile nasıl baş edileceğini öğrenmek gereklidir. Hastalık, stres durumlarında daha fazla görüldüğünden kişiler stresli durumları nasıl kontrol edeceklerini öğrenmelidir. Kişiler bedenlerini iyi tanımalı, ortaya çıkan her belirtiyi hastalığa yormamaları ve çevrelerinden bununla ilgili destek almalıdır. Bedenlerini sevmeyen kişilerin bu durumu aşması oldukça önemlidir.
Ortada bir kaygı döngüsü varsa bu mutlaka bozulmalıdır. Hastalar her türlü belirti için interneti kullanmamalı ve sakin kalmalıdır. Bunun için bilimsel temelleri olan kitapları ve araştırmaları okumak daha faydalıdır. Bu hastalığa sahip kişilerin önemli bir bölümünde depresyon gibi ek psikolojik rahatsızlıklar görülür. Hastalık ile baş etmek için öncelikle bu gibi sorunların kontrol altına alınması gerekir. Doğru planlanmış bir tedavi ile her iki durumdan da kurtulmak mümkündür.