Yas süreci, bir bireyin sevdiği bir kişi, hayvan veya nesnenin kaybını deneyimlediğinde yaşadığı doğal ve evrensel bir duygusal tepkidir. Bu süreç, bireyin kayıpla başa çıkma ve onu kabullenme sürecidir. Yas, sadece ölümle ilişkilendirilmemelidir; aynı zamanda iş kaybı, boşanma, sağlık sorunları veya yaşamın diğer önemli değişiklikleri gibi kayıpların ardından da yaşanabilir.
Kaybınız büyük ya da küçük olabilir. Uğurlu kaleminizi kaybetmek ya da çok sevdiğiniz bir arkadaşınızın ölmesi, işten atılmak, çok sevdiğiniz bir şehirden taşınmak, sevgilinizden ayrılmak. Kaybınız ne olursa olsun aşağıdaki beş aşamadan geçersiniz.
Birinci aşama inkardır. Bu aşamada kişi tipik olarak gerçeğe inanmayı reddeder. "Bu gerçek olamaz" diyerek kaybını tamamen inkar edebileceği gibi, "O kadar da önemli değil, çok kafama takmıyorum, ben zaten kendimi hazırlamıştım" diyerek kaybın önemini azaltmaya çalışabilir.Çok fazla uyumak, gereksiz işlerle meşgul olmak, güleceği yerde ağlamak, ağlayacağı yerde gülmek gibi uygunsuz davranışlar içinde olmak da kişinin inkar aşamasında olduğunu gösterir.İnkar ettiğimiz şey ve inkar etme biçimimiz ne olursa olsun başka şansımız olmadığı için bunu yapıyoruz. Sorunları ya da sorunların büyüklüğünü inkar etmeye bir süre için ihtiyacımız var. Bu sürenin ne kadar uzun olacağını ise kaybımızın şiddetiyle ilgilidir.
İnkar aşaması insanın kendine yalanlar söylediği ve o yalanlara bütün kalbiyle inandığı bir dönemdir. Bu aşamadaki birini gerçeklerle yüzleştirmeye ve kendine getirmeye çalışırsak ona zarar veririz İnkar, insan ruhu için gerekli bir savunma mekanizmasıdır. İnsan sorunla baş edecek gücü içinde bulana kadar gerçekliği tüm gücüyle inkar edecektir. O zaman inkar halinde olan kişiye gerçekleri göstermek için değil, ona kendi içindeki gücü bulması için yardım etmeliyiz.
İkinci aşama öfkedir.İnsan kaybettiği şeyin farkına vardığında öfkelenir. Bu öfke makul ya da makul olmayan yollarla kendini gösterebilir."Bu neden benim başıma geldi?" diyen kişi kendini, çevresini suçlayabilir. Yaratıcısına isyan edebilir. Hiç kimse inkar aşamasından kabullenme aşamasına bir çırpıda geçemez. Öfke, hiddet, kızgınlık duygularından mutlaka geçilir.
Üçüncü aşama pazarlık aşamasıdır.İnsan bu aşamada yaşadığı kaybı telafi edebileceğine durumu düzeltebileceğine inanır.Ölüm dışındaki kayıplarda pazarlık aşaması yaşanır.Eşinin kendisini aldattığını uzunca bir süre görmezden gelmiş, durumu kabullendiğinde sinir krizleri geçirmiş bir kadın sakinleştikten sonra bu aşamaya gelir ve kocasına şunları söyler: "Eğer bana o kadının kim olduğunu söylersen, bu yaşanılanları unutabilirim. Bana ne yaşadığınızı detaylı olarak anlatırsan, seni affedebilirim. Eğer aile terapisine başlarsan, her şeyi düzeltebiliriz." Aslında kadın güven duygusunu kaybetmiştir. Eşine karşı hisleri bir daha asla eskisi gibi olmayacaktır.Ama hiç kimse bir şeyler yapmadan kabullenme aşamasına doğru ilerlemez. Yapılabilecek bir şey olmadığını bilsek de, bir şeyler yapabileceğimize inanmak isteriz.
Dördüncü aşama kederdir. Yaptığımız pazarlıklar durumu eskiye döndürmek için yaptığımız girişimler bir işe yaramamıştır, verdiğimiz mücadele bizi yormuştur ve en yüksek düzeyde yas burada oluşur. Keder, elem ve hatta depresyon. Acı çekiyoruzdur, ağlıyoruzdur, haykırıyoruzdur. Bu aşama aynı zamanda teslim olma aşamasıdır. Başımıza geleni olduğu gibi kabullenmişizdir.
Beşinci ve son aşama ise kabullenme ya da diğer bir deyişle affetme aşamasıdır. Yas süreci tamamlanmış ve hüzün ortadan kalkmıştır.Bu aşama sanıldığı gibi özgürlük ve mutluluk dolu bir aşama değildir. İnsan sadece olanı olduğu gibi kabul etmiştir.Artık kızmıyordur, yüreği yanmıyordur, bir şeyler yapmak için uğraşmıyordur.Aldatılan kadın eşinin telefonlarını kurcalamaktan ve sürekli bu konuyu açmaktan vazgeçmistir mesela.
Büyük ya da küçük bir kayıp yaşıyor olabiliriz. Yaşadığımız her tür kayıp hissi için yas tutmak bizi sağlıklı kılacaktır. Bu süreci anlamak hem kendimize hem de diğer insanlara yardımcı olmak için önemlidir.