Yaşamın odağına insanı değil de yalanı parayı koyan iktidarın düşünce sistemi halkı kandırmak, uyutmak olmuştur. 12 Eylül 1980 sonrası ANAP iktidarı ile başlayan ÖZELLEŞTİRME furyasında köprüler satılmaya başlamış, karşı gelen CHP Başkanı Necdet Calp’a “Babalar gibi satarım” diyerek meydan okuyan Turgut Özal diğer kamu mallarını özel kişi ve yabancılara pazarlamıştır. Fabrikalar – limanlar – Türk Telekom – yollar vb. çerez parasına satılırken halka “bunlar zarar ediyor, devlete yük getiriyor, verimsizler” yalanları ile yandaşlarına siyasetçilerine satarak KİT’LER ARPALIK haline getirtmiştir. Kendi bakanlığına dezenfektan satan bakan ile beraber milletvekillerine, akrabalarına 5’li çete diye adlandırılan müteahhitlere yollar, köprüler, şehir hastaneleri yaptırmış devlet büyük zararlara uğratılmıştır. Yine birçok yalanlar üreterek “KİT”ler zarar ediyor, devlet bakkallık yapar mı?devlet ayakkabı, bez yapmakla uğraşır mı? denilerek Sümerbank ve Etibank gibi kurumlar satılmış. Daha sonra bu yalanlar tutmayınca “zarar eden kurumu kim alsın? Elbette kar edenler satılacak!” denilerek özelleştirilen diğer kamu kurumlarını alanlar fabrikaları çalıştırmayıp örneğin; Şeker Fabrikaları arsalarından bile büyük paralar kazanmışlardır. Halkın buralarda çalıştığı, evlerine ekmek götürdüğü emekçiler işsiz, yoksul bırakılmış, orta direk ortadan kaldırılmış, halkın %20’si SOSYAL YARDIMLAŞMA KURUMUNA muhtaç edilmiştir. Bu satış bahanelerine halk inanmaz olduğunda “Bütün dünyada bu işler böyle yapılıyor” yalanları üretilerek devletin bütün taşınmazları satılmıştır. DİNİ-İMANI para olanlar her yalanı söylerken İsrail ile ticareti kestik derken bile ticareti devam ettirmişlerdir.  Erzincan, Kaz Dağlarını ve Akbelenin Ormanlarını maden arama bahanesiyle Cengiz Holding ve diğerlerine verilmiş 10 milyon ağacın kesilmesine, iklimin değişmesine, suların zehirlenmesine, insanların yaşam haklarına para için izin verilmiştir. Üretimi yapılan Patates, Çay, Fındık, Narenciyenin tarlalarda kalmasına, dalında çürümesine meydan verilerek üreticinin hakkı verilmemiştir. İnsan Hakları nerede! Şeyh Edebali’nin “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” sözüne itibar edilmemiş, İstanbul Sözleşmesi yürürlükten kaldırılarak kadınlarımız katillerin eline bırakılmış. İnsana hiç değer verilmemiştir.Halk arasındaki söz senettir, yardımlaşmalar, esnaf birliktelikleri yok edilmiş herkes canının derdine düşmüştür. Karakolda doğru söyler, mahkemede şaşar olduk. Bunlar mahkemeleri de , insanları da şaşırttı. CHP’nin altı oku Cumhuriyetçilik-Halkçılık-Laiklik-Devletçilik-Milliyetçilik-Devrimcilik ilkeleri hayata geçirilemeyerek ne insan ne devlet düşünülmüş. Hep cepleri, hep keser kendilerine yontmuş.Altın kaçakçılığı yapan milletvekilleri bile olmuş. Yalan söylen her yalanı söyler. Hele para için söylenen ”Parayı her şeyin üzerinde tutanlar, paraya tutsak olanlar da” mutluluk ve huzur bulamayacaktır. Para için kalemini satıp, çıkarı için yalan yazanlar toplumda yer edinemeyecektir. “Paranın Gücü Onu Doğru Kullanmaktır.” Yeni Yılınız Kutlu Olsun…