Futbol maçları bilhassa bizim gibi duygusal ülkelerde maçın sonucuna göre ertesi gün taraftarların suratından okunacak, ruh hallerine tesir edecek güçtedir. Futbol, ülkemizde izleyicisini ya sarsacak ve perişan edecek ya da heyecanlandıracak ve coşturacak tesirin adıdır. Taraftarları olarak bu duyguları hemen her hafta haddinden fazla yaşadığımız için hayatımızın merkezindedir Samsunspor. Öyle ki haftanın ilk günü maç sonucuna göre ya sendroma dönüşür ya keyfe. “Madrid, ellerini ceplerine koymayı herkesten daha iyi bilmektir.” cümlesini ilk okuduğumda, iç sahada kaybedilen hemen her maçtan sonra stattan 100. Yıl Bulvarı’na kadar ellerim cebimde başım öne eğik ve ağrılı, “Bütün duygularım ağır yaralı” şarkısını mırıldanarak yürüdüğüm günler geldi hatırıma. Madrid de kim oluyor, gam müptelası Samsun’a sor, geceler kaç saat. Bu hafta ‘Pazartesi Sendromu’nu bize yaşatmayan Hocamız Thomas Reis’e bir teşekkür girizgâhıdır bu satırlar. Sağ ol Koç! Sadece maçı kazandığımız için değil bu iltifat. İki haftadır ligin en yaratıcı ve göze hoş gelen futbolunu izlettiğin için sağ ol. Yasaklı bir sezona başlarken ligden düşme kâbusları gören camiamıza ‘düşmeyeceğiz’ umudunu aşıladığın için. Bilmem kaç gün, kaç hafta, kaç ay sonra henüz ilk dış saha maçında bize deplasman galibiyeti yaşattığın için sağ ol. Mucize dokunuşlarla takımı ligde tutan Gisdol’ün ardından “Başkasıyla yapamayız!” diye düşünürken şehla bakışlarınla daha ilk haftadan Gisdol Dede’yi bize aratmadığın için sağ ol. Samsunspor transferlerde hedefi on ikiden vuramadı belki ama iki sezondur öyle hocalarla anlaşıyor ki teknik direktörlük konusunda sığ bir kısır döngüye dönüşmüş ülke futboluna bir çıkış kapısı, bir umut ışığı sunuyor. Bugün düşme tehlikesi yaşayan takımlarda değişiklik gündeme geldiğinde akla ilk nasıl Markus Gisdol ismi gelecekse Thomas Reis de oynattığı futbol ve sistem gücüyle daha ilk haftalarda spor kamuoyunda adından söz ettirmeyi başardı. Takıma kazandıranların elleri dert görmesin. Her şey mükemmel mi peki? Tabi ki hayır. Lig seviyesinde olan ilk 11’mizin maalesef lig seviyesine yaklaşamayan yedekleri var. Bu sebeple üstün oynadığımız maçlarda öne geçemez ve hatta farkı 60’a kadar ikiye çıkaramazsak as oyuncuların değişikliği sonrası skor üretmekte zorlanacak hatta gol yemenin kaçınılmaz olacağı yetersizliğe düşeceğimiz de gün gibi aşikârdır. Topa sahip olmayı oyun felsefesi yapmış bir hoca için merkez orta saha en önemli bölgedir. Burada mutlaka Bennasser, Ntcham ve Holse’nin yaklaşık ayarlarında yedekleri olması kaçınılmazdır. Yasaklı olduğumuz sezonda Bennasser’i Taylanla, Ntcham’ı Tait’le ve Holse’yi de Soner Aydoğdu ve Muhammet’le yedekleyebiliriz diye düşünüyorum. Bu, kaliteyi bir nebze koruyacaktır. Mevcut düzende en çok aksayan bölgelerimiz kanat ve santrafor bölgesi olsa da Marıus’un yıpratıcılığı ve sürprizseverliğine güveniyor, kanatlar içinde Laura ve Raman’ın kanayan yaraya ilaç olacağını düşünüyorum. Emre’nin sakatlığının yakın zamanda geçeceğini varsaydığımızda elimiz daha da güçlenecektir. Dimata’nın artan istek ve arzusu hem kanat hem santrafor bölgesi için yeni transfer etkisi yaratabilir. Bunun işaretlerini Antep maçında verdi mi yoksa sadece bana mı öyle geliyor? Hoca takımı istediği formata soktuğunda başarı için kaçınılmaz tek bir eksiklik kalıyor: Taraftarın bir şekilde gönlünün alınması. Bize ayakları geri giderek, kendini hakir görülmüş hissederek değil şevkle ve tutkuyla maçlara gelen taraftar gerekli. Hoca için ciddi bir motivasyon unsuru olduğunu demeçlerinden anladığımız taraftar stada coşkuyla akın ederse iç saha maçlarımızı rakipler için gerçek bir ‘deplasmana’ dönüştürebiliriz tekrar. Umarım bu konuda da bir adım atılır ve yakaladığımız pozitif hava güzel bir sinerjiye dönüşür. Sayın başkan yapılamayan transfere harcanacak parayı mevcut futbolculara prim olarak dağıtacak bir sistemden bahsetti. Uzun zaman sonra yönetim tarafından atılmış bu başarılı ve cömert adımın bir benzerinin taraftarlar için de atılmasını Samsunspor’un başarısı için samimi bir Samsunspor taraftarı olarak olmazsa olmaz bir hamle olarak görüyorum. Hoşça bakın zatınıza.