Ahmet Hamdi Tanpınar’ın çok sevdiğim, sık sık paylaştığım ve doğruluğuna çok defa şahit olduğum güzel bir sözü var: “Dünyanın en büyük hayal kurucuları, hayatın gerçeklerine yaklaşamazlar bile!” Hayatın, tüm senaryoların üzerine çıkan muhteşem bir planı var. Başımıza gelenler hiç ummadığımız şekilde ağzımızı açık bırakabiliyor. Geçtiğimiz sezon bazı “kullar” Samsunspor’u alt lige göndermek üzere plan yaparken “kaderin nasıl kahkaha attığını” sezon sonu hep birlikte gördük. Karar verici olduğuna hükmedenler sezon sonu hesapsızca devrilirken Samsunspor dimdik ayakta ve daha güçlü şekilde yoluna devam ediyor. Rizespor galibiyetiyle takımımız puan durumunda 4. sıraya yükselirken taraftarlar olarak tarifsiz bir sevinç yaşadık. Ligdeki mevcut takımları mazileri, taraftar güçleri ve tüm zamanların puan durumuna göre sıralarsak hemen hemen böyle bir sıralama olur. Hayret edilecek bir durum değil fakat yasaklı oluşumuz ve hakem kıyımları dikkate alınınca mucize gibi bir şey bu. Böyle olunca resmi site dahil hepimiz kör gözlere gösterircesine puan durumunu paylaştık, hayaller kurduk hemen: Avrupa’ya gidebilir miydik? Fakat ayakları yere basan bir Samsunspor taraftarı geçmiş zamana ait bir puan durumu paylaştı. Ligin 7. haftasında dost Altay’ın 3. olmasına rağmen sezon sonu ligden düştüğünü gösteren bir puan durumuydu bu. Hector Cuper’li bir başka dost kulüp Orduspor’u hatırladım hemen. Liderliğe kadar yükseldiği sezon ligden düşmüşlerdi. Geçen sezon Samsunspor’un yaşadıklarını da düşününce nasıl başladığının değil nasıl bitirdiğinin daha önemli olduğunu anlıyorsun. Hocamız Reis manşet vererek “Hayal kurmak serbest fakat önceliğimiz ligde kalmak” dedi ve teyakkuzu salık verdi. Mesaj ve başlık için sağ ol koç. Rizespor Maçı Rizespor’da kadro kalitesine rağmen işler yolunda gitmiyor. Beraberlik durumunda bile “hunharca” saldıracaklarını beklerken geriye düşmelerine rağmen beklenen reaksiyonu gösteremediler. Bunu hocada oluşan ‘başarıya alışmışlık sendromu’ olarak tanımlıyorum. Eskilerin ‘ülfet’, yenilerin, ‘sıkıldım bir süre ayrı kalalım’ dediği türden. Tebdil-i hocada ferahlık vardır ve akıbet ona doğru gidiyor Rize’de. Biz Başakşehir maçının neredeyse kopyasını oynadık. Muhteşem taraftarımız sayesinde deplasman yaşamadık. Rakibin tükenmişlik sendromu takımın işini kolaylaştırdı. Fakat zemin ve art arda oynanan maçlar oyuncularımızı epey hırpaladı. Şimdi dinlenme zamanı. Göztepe Maçı Analizi Rizespor’u nasıl formsuz zamanında yakaladıysak cumartesi sahamızda oynayacağımız Göztepe’yle de en formda olduğu zamanda oynayacağız. Ligin en formda ve taraftarlarının Avrupa hayali kurduğu iki camia takım karşı karşıya gelecek. Taraftarlar arasındaki rekabeti de düşününce çok keyifli ve bir o kadarda gerilim dozu yüksek bir maç bizi bekliyor. Bu maça mahsus oldukça fazla özel analizler var. Zira iki takım da birçok konuda istatistiklerde ligin üzerinde rakamlara sahip. Göztepe, toplam 5 maçta Samsunspor gibi sadece 3 gol yemiş ve henüz yenilmemiş bir takım. Bu durum takım savunmasındaki başarılarını gösterir. Zaten istatistikler de bunu doğruluyor. Savunmada top kazanımı ve başarılı defansif aksiyonlarda süper ligde ilk sırada bulunuyorlar. Yine araya girme ve başarılı topa müdahalede lig ortalamasının üzerinde bir başarıya sahipler. İkili mücadelelerde temaslı oyunları dikkat çekerken bire birde top kazanımı ve hava topu kazanımında yine Göztepe rakiplerinden önde bulunuyor. Hocaları Stoilov fizik gücü yüksek oyuncularına 3-5-2 sistemini oturtmuş görünüyor. Top rakipteyken 5’li savunma prensibi uygulayan takım, hücum atraksiyonu olarak geçiş oyununu ve 3. bölgede yoğun presle top çalma ve skor üretmeyi deniyor. Süper ligde çift forvetli takım sayısı az olduğu için çoğu takım beklenmedik çift santrafor presinde afallayabiliyor. Göztepe’nin savunma ve hücum prensiplerinde bu denli başarılı olmasının temelinde hemen her bölgede tamamlayıcı oyunculardan kurulu olmaları yatıyor. Bu da bir transfer başarısıdır ki tebriki hak ediyor. Merkezde Dennis, Solet ve Tiyaniç Kayseri maçında da görüldüğü üzere hem muhteşem bir uyum içinde oynadılar hem de merkez üstünlüğünü net ele geçirerek gidişat hakkında ip ucu verdiler. Hücumda iki Brezilyalı Juan ve Romula frekans uyumunu yakalamış görünüyor. Ön alan baskısında aktif olan oyuncular ayaklarının temizliği sayesinde dar alanda yardımlaşarak pozisyon üretebiliyor. Samsunspor iç sahada en son namağlup Başakşehir’i muazzam bir futbol aklı ve sistemiyle yenmiş ve Samsun’a gelecek her kalitedeki takıma problem çıkaracağını göstermiştir. Başakşehir maçında Reis’in B planı olarak düşündüğümüz çift ön libero formülü Rize deplasmanında da işe yaradı ve Celil iki maçta da formanın hakkını teslim etti. Açıkçası topu rakibe bırakacağı güçlü kadrolara karşı çift 6’lı B planını kullanacağını ve içerde Göztepe maçıyla birlikte tekrar merkezde 6-8-10 numaralı topa sahip olan egemen-hükümran oyun anlayışına döneceğini düşünmüştüm. Göztepe’nin deplasmanlarda topu rakibe bırakması da bu tezimi güçlendiriyordu. Fakat merkezde diri bir Göztepe’ye karşı orta sahayı kaybetmeme adına ve güce güçle karşılık verme düşüncesiyle iki maçtır dinamo gibi çalışan Celil’den vazgeçmezse de sürpriz olmaz. Hangi formasyonla çıkarsa çıksın iç sahada bu sefer topa sahip olan bir Samsunspor ve 3-5-2 ile alan savunması kurgusu ile çıkacak bir Göztepe bekliyorum. Ani ataklara karşı Göztepe’nin aksine alan değil adam savunması yapan ve top karşı takımdayken rakibe yapışık ve aksiyon aldırmayacak bir savunma prensibi bekliyorum Samsunspor’dan. Peki, 5’li savunmayı nasıl aşarız? Pas arası ve hava topu mücadelesinde ligin üzerinde başarıya sahip olan Göztepe’ye karşı derin pas ve orta değil kanatlardan adam eksiltip savunma düzenini bozarak merkezden ceza sahasına girecek oyuncularla gol aramaya çalışacağımızı düşünüyorum. Emre, Muja, Laura ve Holse gününde olsalar iyi olur, zira kanatlara çok iş düşecek gibi görünüyor. Baktık katı savunmayı aşamıyoruz “Zorsever Marıus’u” devreye sokar akıl almaz şutlar çektiririz. Son olarak keyifli bir maç sporseverleri bekliyor diyebilirim.