Köy Enstitüleri UNESCO tarafından dünya gençliğine örnek gösterilmiş bir eğitim sistemi idi.
Bu okullarda İŞ ve EĞİTİM bir arada yürütülür. Üretim önceliklidir. Köylerde devletin gücünü gösteren milletin her derdi ile ilgilenen öğretmenlere doğudaki ağalar “Bizim devlet üzerindeki gücümüzü kaldırıyor. Köye öğretmen girince benim gücümden başka bir güç olduğunu köylüler öğreniyor.”
Ağalar “SIRTINA BİNDİKLERİMİZ BİZİM KADAR AKILLI OLMASIN.” Diyor. Hala bugünlerde bile İstanbul'daki Sabahattin Zaim Üniversitesi rektör yardımcısı ortaçağ düşüncesini şöyle açıklıyordu “Ülkeyi ayakta tutmak için cahil nesil lazım. Okuma oranı arttıkça beni afakanlar basıyor.” diyebiliyor, buna AKP'nin siyasi aktörü de katılıyordu.
Unuttukları bir şey vardı “SESSİZ ATIN ÇİFTESİ PEK OLURDU.” halk sabır, şükür ederken, okuma oranı arttıkça “ÜRETEN BİZ YÖNETEN BİZ OLACAĞIZ.” demeye başladılar. 17 Nisan 1940 tarihinde kurulan Köy Enstitüleri ağaların ve çıkar çevrelerinin hükümete baskılarının sonucunda 1946 yılında kapatılmaya başlıyor. Köy öğretmen okulları da Demokrat Parti döneminde 27 Ocak 1954'te kapatılıyor.
AKP'nin 22 yıllık iktidarında sistem her gelen Milli Eğitim Bakanı tarafından değiştirilir. Bu günlerde okullar DİYANET’E ve TARİKATLARA teslim edilir. ÇEDES uygulaması ile anasınıfından başlayarak ilk-orta- lise okullarında İmamlar öğrenciler karşısına çıkar. Manevi Danışman adı altında MEDRESE eğitimine dönülme provaları yapılıyor.
Hedef ılımlı İslam mı?
Karma eğitim kaldırılmaya çalışılırken cemaat ve tarikatlarla sözleşmeler imzalanıyor. AKIL ve BİLİM yolunda ayrılıyorlar.
“Akılları bir çuvala doldurmuşlar, herkes kendi aklını beğenmiş.” Ama hatalardan bugüne dek ders çıkarılmamış.
BUNDAN BÖYLE YAPILABİLECEKLER:
- Öğrenme dört duvar arasında değil hayatın her alanında yayılmalı
-Milli manevi değerleri yaşam biçimi olarak ele alıp geleceği hazırlamalı
-Sadakat değil LİYAKATI öne alıp işler ehline teslim edilmeli
-Atatürk düşmanlığı ve LAİKLİK karşıtlığından vazgeçilmeli
- Sınavlarda öğrencileri ayrıştıran değil yeteneklerine göre ortak akılla üretime yönelik bir eğitime geçilmeli
- Mesleki eğitime ağırlık vererek ara eleman yetiştirme, bilgiye ulaşma, üretime dönüşüm yolları aranmalı
- Her çocuğun üniversitelere yerleştirme yanlış zihniyetinden vazgeçilmeli
-Bilgi hamallığı yerine beceriye dayalı yetkinlik
- Kadro değişikliği değil kafa, bakış açısı değişikliği
- İnsanları üzen değil mutlu eden
- Teorik değil pratik yaşam odaklı eğitime geçilmeli.
“ TOPLUMUN DÜŞMANI CEHALET, CEHALETİN DÜŞMANI ÖĞRETMENDİR.”
“ EĞİTİM, KÜLTÜR VE BİLGİ AYDINLIĞA AÇILAN EN GENİŞ PENCEREDİR.” Mustafa Kemal ATATÜRK