Muhterem Özlem Okuyucuları
Ey iman edenler Halil B. Rab’i anlatıyor: “Bir zaman dostlarımla Cum’a camiinde idik, bir Müslüman’ı gıybet ettiler. Ben mani olmadım. O gece rüyada, siyah bir kimsenin, pis kokulu domuz etini bir tabağa koyup getirdiğini ve önüme koyduğunu, yüksek sesle bağırıp ‘hadi ye’ dediğini gördüm. Ben Müslüman’ım, Müslüman domuz eti yemez dedim. ‘Ama Müslüman’ın etini yersin o bundan daha haramdır’ deyip, o etten bir parça kesip ağzıma koydu uyandım. O et (sanki) ağzımda idi ve pis kokuyordu. Kırk gün onun pis kokusunu ağzımda duydum.”
Beyazid-i Bestami (rh.a.) de gıybete yeltenmenin veya onu kalpten dahi geçirmenin uygun olmadığını başından geçen şu olayla bizlere anlatır: “Bir gün cenaze namazına gittim. Biraz bekledim, bir derviş geldi ve onun davranışlarını kalbimde hoş karşılamadım. Ve biraz düşündüm. Bu mesele üzerinde fazla düşünmedim ve zikrimle meşgul oldum. Namaz kıldım ve halvetime gidip oturdum. Murakabeye vardım, birisi üzerinde bir adam ölüsü bulunan bir tepsi getirdi, önüme koydu: ‘Şunu ye!’ dedi. “Ben insan eti yiyici değilim” dedim. “Cenazede yemiştin şimdi niye yemiyorsun?” dedi. Ben dilimle bir şey söylemedim, sadece gönlümden geçirmiştim deyince: “Dervişlerin gönlünden geçen kınama da gıybettir.” cevabını verdi. Hemen kalktım, gittim o dervişi buldum, helallik diledim ve bir daha gönlümden dahi gıybet etmeyeceğime tövbe ettim ve gıybetin nedenli mesuliyet olduğunu anladım.”
Verilen misaller gıybetin ne kadar iğrenç ve kötü bir şey olduğunu belirtmektedir. Bunun yanında gıybet yapmak insanı ilahi azaba duçar olmasına, günaha girmesine sebeptir. Gıybet günahının ne kadar ağır olduğunu Hz. Aişe (r.anha) şöyle anlatıyor: “Bir gün Resulü Ekrem Efendimize “Ya Resülallah, Safiye’nin şöyle böyle oluşu (ravilerden bazılarının dediğine göre kısa boylu oluşunu kastederek) sana kafidir” demiştim. Bunun üzerine Resülullah (s.a.v.): “Ya Aişe öyle bir söz söyledin ki, eğer o söz denizin suyu ile karışsa, herhalde onu ifsad eder, tadını ve kokusunu bozardı.”
Rivayet olundu ki, kabir azabına duçar olanlardan biri ise halkın gıybetini yapıp koğuculuk edenlerdir. Ahirette de yapmış olduğu iyilikler boşa gidecektir. Hadisi şerifte şöyle buyrulmuştur. “Kıyamet günü bir adamın amel defteri, sahifeleri açık olarak kendisine verildiğinde “Ya Rabbi şu, su iyiliklerimin sevabı nerede? Ben onları işlemiştim fakat onlar benim sahifemde yok” diyecek.
Cenabı hak halkı gıybet etmek sebebi ile mahvoldu buyuracaktır. Gıybet yapan kişi ve sevaplarını sağa sola atan kişi gibidir. Allah cümlemizi koğuculuktan ve gıybet etmekten korusun.
Cenabı hak görünür görünmez kazalardan korusun.