Hüseyin ŞENGÜN - UYARICI SOHBETLER
Köşe Yazarı
Hüseyin ŞENGÜN - UYARICI SOHBETLER
 

KUSUR ARAMA

Muhterem Özlem Okuyucuları   Ey iman edenler Halil B. Rab’i anlatıyor: “Bir zaman dostlarımla Cum’a camiinde idik, bir Müslümanı gıybet ettiler. Ben mani olmadım. O gece rüyada, siyah bir kimsenin, pis kokulu domuz etini bir tabağa koyup getirdiğini ve önüme koyduğunu, yüksek sesle bağırıp ‘hadi ye’ dediğini gördüm. Ben Müslümanım, Müslüman domuz eti yemez dedim. ‘Ama Müslümanın etini yersin o bundan daha haramdır’ deyip, o etten bir parça kesip ağzıma koydu uyandım. O et (sanki) ağzımda idi ve pis kokuyordu. Kırk gün onun pis kokusunu ağzımda duydum.”   Beyazid-i Bestami (rh.a.) de gıybete yeltenmenin veya onu kalpten dahi geçirmenin uygun olmadığını başından geçen şu olayla bizlere anlatır: “Bir gün cenaze namazına gittim. Biraz bekledim, bir derviş geldi ve onun davranışlarını kalbimde hoş karşılamadım. Ve biraz düşündüm. Bu mesele üzerinde fazla düşünmedim ve zikrimle meşgul oldum. Namaz kıldım ve halvetime gidip oturdum. Murakabeye vardım, birisi üzerinde bir adam ölüsü bulunan bir tepsi getirdi, önüme koydu: ‘Şunu ye!’ dedi. “Ben insan eti yiyici değilim” dedim. “Cenaze de yemiştin şimdi niye yemiyorsun?” dedi. Ben dilimle bir şey söylemedim, sadece gönlümden geçirmiştim deyince: “Dervişlerin gönlünden geçen kınama da gıybettir,” cevabını verdi. Hemen kalktım, gittim o dervişi buldum, helallik diledim ve bir daha gönlümden dahi gıybet etmeyeceğime tövbe ettim ve gıybetin nedenli mesuliyet olduğunu anladım.”   Verilen misaller gıybetin ne kadar iğrenç ve kötü bir şey olduğunu belirtmektedir. Bunun yanında gıybet yapmak insanı ilahi azaba duçar olmasına, günaha girmesine sebeptir.    Gıybet günahının ne kadar ağır olduğunu Hz. Aişe (r.anha) şöyle anlatıyor: “Bir gün Resulü Ekrem Efendimize “Ya Resülallah, Safiye’nin şöyle böyle oluşu (ravilerden bazılarının dediğine göre kısa boylu oluşunu kastederek) sana kafidir” demiştim. Bunun üzerine Resülullah(s.a.v.): “Ya Aişe öyle bir söz söyledin ki, eğer o söz denizin suyu ile karışsa, herhalde onu ifsad eder, tadını ve kokusunu bozardı.”    Rivayet olundu ki, kabir azabına duçar olanlardan biri ise halkın gıybetini yapıp koğuculuk edenlerdir. Ahirette de yapmış olduğu iyilikler boşa gidecektir. Hadisi şerifte şöyle buyurulmuştur. “Kıyamet günü bir adamın amel defteri, sahifeleri açık olarak kendisine verildiğinde “Ya Rabbi şu iyiliklerimin sevabı nerede? Ben onları işlemiştim fakat onlar benim sahifemde yok” diyecek. Cenabı hak halkı gıybet etmek sebebi ile mahvoldu buyuracaktır.    Gıybet yapan kişi ve sevaplarını sağa sola atan kişi gibidir. Allah cümlemizi koğuculuktan ve gıybet etmekten korusun. Cenabı hak görünür görünmez kazalardan korusun.
Ekleme Tarihi: 31 Mart 2023 - Cuma
Hüseyin ŞENGÜN - UYARICI SOHBETLER

KUSUR ARAMA

Muhterem Özlem Okuyucuları

 

Ey iman edenler Halil B. Rab’i anlatıyor: “Bir zaman dostlarımla Cum’a camiinde idik, bir Müslümanı gıybet ettiler. Ben mani olmadım. O gece rüyada, siyah bir kimsenin, pis kokulu domuz etini bir tabağa koyup getirdiğini ve önüme koyduğunu, yüksek sesle bağırıp ‘hadi ye’ dediğini gördüm. Ben Müslümanım, Müslüman domuz eti yemez dedim. ‘Ama Müslümanın etini yersin o bundan daha haramdır’ deyip, o etten bir parça kesip ağzıma koydu uyandım. O et (sanki) ağzımda idi ve pis kokuyordu. Kırk gün onun pis kokusunu ağzımda duydum.”

 

Beyazid-i Bestami (rh.a.) de gıybete yeltenmenin veya onu kalpten dahi geçirmenin uygun olmadığını başından geçen şu olayla bizlere anlatır: “Bir gün cenaze namazına gittim. Biraz bekledim, bir derviş geldi ve onun davranışlarını kalbimde hoş karşılamadım. Ve biraz düşündüm. Bu mesele üzerinde fazla düşünmedim ve zikrimle meşgul oldum. Namaz kıldım ve halvetime gidip oturdum. Murakabeye vardım, birisi üzerinde bir adam ölüsü bulunan bir tepsi getirdi, önüme koydu: ‘Şunu ye!’ dedi. “Ben insan eti yiyici değilim” dedim. “Cenaze de yemiştin şimdi niye yemiyorsun?” dedi. Ben dilimle bir şey söylemedim, sadece gönlümden geçirmiştim deyince: “Dervişlerin gönlünden geçen kınama da gıybettir,” cevabını verdi. Hemen kalktım, gittim o dervişi buldum, helallik diledim ve bir daha gönlümden dahi gıybet etmeyeceğime tövbe ettim ve gıybetin nedenli mesuliyet olduğunu anladım.”

 

Verilen misaller gıybetin ne kadar iğrenç ve kötü bir şey olduğunu belirtmektedir. Bunun yanında gıybet yapmak insanı ilahi azaba duçar olmasına, günaha girmesine sebeptir. 

 

Gıybet günahının ne kadar ağır olduğunu Hz. Aişe (r.anha) şöyle anlatıyor: “Bir gün Resulü Ekrem Efendimize “Ya Resülallah, Safiye’nin şöyle böyle oluşu (ravilerden bazılarının dediğine göre kısa boylu oluşunu kastederek) sana kafidir” demiştim. Bunun üzerine Resülullah(s.a.v.): “Ya Aişe öyle bir söz söyledin ki, eğer o söz denizin suyu ile karışsa, herhalde onu ifsad eder, tadını ve kokusunu bozardı.” 

 

Rivayet olundu ki, kabir azabına duçar olanlardan biri ise halkın gıybetini yapıp koğuculuk edenlerdir. Ahirette de yapmış olduğu iyilikler boşa gidecektir. Hadisi şerifte şöyle buyurulmuştur. “Kıyamet günü bir adamın amel defteri, sahifeleri açık olarak kendisine verildiğinde “Ya Rabbi şu iyiliklerimin sevabı nerede? Ben onları işlemiştim fakat onlar benim sahifemde yok” diyecek. Cenabı hak halkı gıybet etmek sebebi ile mahvoldu buyuracaktır. 

 

Gıybet yapan kişi ve sevaplarını sağa sola atan kişi gibidir. Allah cümlemizi koğuculuktan ve gıybet etmekten korusun. Cenabı hak görünür görünmez kazalardan korusun.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve vezirkopruozlem.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.