“Hafıza-i beşer nisyan ile malüldür” der Muallim Naci bir şiirinde. İnsan hafızası unutma hastalığına tutulmuş demektir bu. Niye böyle bir giriş yaptım? Çok değil geçen sene bu zamanlar süper ligin 10. haftasında yalnızca bir galibiyet iki beraberlik ve eksi 10 averajla 20 takımlı ligde son sırada olduğumuzu birçoğumuz unuttuk çünkü. Hâlbuki kâbus gibi haftalardı. 6 hafta sonunda galibiyet alamamış takımımızda Hüseyin Eroğlu istifa etmiş, teklif götürülen Rıza Çalımbay 7. hafta maçını izlemek üzere yardımcısını göndermişti Samsun’a. Daha 17. dakikada 2-0 geriye düşüp berbat bir oyunla maçı kaybederken maç sonu taraftarlar olarak takıma tepki göstermiştik. Tam bir kaos havası hakimdi camiada ve Rıza Hoca kabul etmemişti teklifi. Bazı şer bildiklerimizde hayır vardır ya hani, boş kalan koltuğa Markus Gisdol’ü getiren yönetim takımı uçurumun eşiğinden çekip kurtardı. Bugün, süper ligin tam 10. haftasında 7 galibiyet 22 puan ve +10 averajla ligde 2. sıradayız. Alman hocamız Thomas Reis önderliğinde. (Gisdol’e minnetimiz saklı!) Üstelik ilk 7’de bulunan takımların 4 tanesiyle de maçlarımızı geride bırakmış olarak. Bu başarı tesadüf değil çünkü transfer yasağına rağmen kadro kalitemiz tartışılmaz. Bence bu başarının en önemli etkenlerinden biri de sezon başı Kayseri’de yaptığımız özellikle kondisyon ağırlıklı kamp dönemi. Son 4 maçını geriden gelerek çeviren ve 90 dakika güçten düşmeyen takım bu alanda fark yaratıyor. Kasımpaşa gibi bir deplasmanda 20 dakikada 2 penaltı kaçırıp üstüne gol yiyerek geri düşen bir takım 2. devre 4 gol atarak maçı rahat kazanıyorsa takımın fiziksel gücü kadar mental gücünün de çok yüksek olduğunu söyleyebiliriz. Emeği olan herkes büyük bir tebriki hak ediyor. Tabi bu başarıda yönetimin transfere harcayacağı parayı prim olarak topçulara vadederek galibiyet ve beraberliklere verdiği yüksek rakamlar da büyük pay sahibi. Şampiyonluk yarışında kadro değeri yüksek olan rakipleri Fenerbahçe ve Beşiktaş’ı deviren Galatasaray ile oynayacağız sıradaki maçımızı. Halihazırda şampiyonluk yarışındaki en ciddi rakip biziz. Çünkü güçlü bir oyun sistemi ve pes etmeyen bir inatçılığımız var. Ligde 2. sırada olmamıza rağmen ulusal medyada konuşulma sıralamasında gerilerde tutulmamız spor medyasının acizliğinden ve güce karşı boyun eğmelerinden kaynaklanmaktadır. 11. hafta ligde 4 Kasım Pazartesi akşamı Antalyaspor ile Samsun’da kritik bir maça çıkacağız. Maç bizim adımıza sıradan ve diğer maçlarda olduğu gibi kazanmak ve 2. sırayı korumak için oynayacağımız bir müsabaka. Fakat maçı önemli kılan bir ayrıntı var. As oyuncularımızdan Ntcham, Bennasser, Bola ve Drongelen 3 sarı kartla ceza sınırında bulunuyor. Bu maçta sarı kart görmeleri halinde bir sonraki karşılaşma olan Galatasaray maçında forma giyemeyecekler. Son bir yılda medyada sıkça konuşulan, verilerle desteklenmiş son örneğinide dün akşam gördüğümüz bir hakikat var: Bazı hakemler bazı takımları koruyor ve ısrarlı şekilde kart göstermiyor. Öyle olmasa 10 Kasımdaki maçta Davinson Sanchez’in kart cezalısı olması gerekirdi. Bu durum Antalya ile oynanacak maçta kart sınırında bulunan oyuncularımızın haksız sarı kartla Gs maçında cezalı duruma düşürülecekleri konusunda biz taraftarları endişelendirmektedir. Daha şimdiden bu konuya camia olarak hassasiyet göstermeli gerek taraftarlar gerekse de yönetim olarak konunun takipçisi olacağımızı spor kamuoyuna hatırlatmalıyız. Bana göre Türk edebiyatının en büyük üç romanından biri olan “Yalnızız” da Peyami Safa “Derin tesirler dilsizdir” diyerek müthiş bir tespitte bulunur. Süper lige bu haftaya kadar derin bir tesirde bulunan Samsunspor maalesef hiç konuşulmuyor. Çünkü bizim Tv programlarında savunucu sözcülerimiz, Tff’de güçlü bir lobimiz, Mhk’da koruyucu ve kollayıcılarımız yok. Bizim bizden başka kimsemiz yok. Kenetlenerek yolumuza devam edecek kalan haftalarda da sadece futbolun gereklerini yerine getirerek hedeflerimize ulaşacağız. Yeter ki, ülkemizde futbolun sadece yeşil sahada oynanarak kazanılmadığını unutmayalım ve uyanık olalım.  Cumhuriyet bayramımız kutlu olsun!