Osmanlıca bir terim olan İdare-i Maslahat; Döndürme, çevirme, yönetme. Başka bir anlamı ise hoş görme, göz yumma, yetinmedir.
Maslahat; Sulh etme. Osmanlı’nın son dönemine hakim olan siyasi zihniyet bugün de geçerliliğini yitirmemiştir.
“Ne şiş yansın ne kebap” veya “Ağzımızın tadı kaçmasın” deyimlerinin hayat bulmuş halidir. Bir işi gerektiği gibi değil de günün şartlarına göre yapma, işi olduğuna bırakma, kökten çözümlerden kaçınıp günü ve görüntüyü kurtarma, sorunları erteleme politikası olarak görebiliyoruz.
Günümüzdeki siyasi iktidarın ülkemizin büyük bir potansiyeli olmasına rağmen olgun ve gelişmiş bir iş aleminin yaratılamamış olması, atılımların yapılamayışı, hesap verilebilirliğin ve saydamlığın olmayışı, kamu ve özel yönetimlerde kurumsal yönetimin bir türlü yerleştirilemeyişi, bunlardan önemlisi de eğitim ve demokrasinin eksik olması ülkemizde idare-i maslahat uygulamasını getirmiştir. Çoğu kesimde kayıkçı kavgaları vardır.
Toplumsal bir hastalık olan bu İdare-i Maslahatı hayatın her alanında görmekteyiz. Eğitimin mevcut düzensiz hali, sürekli değişen sistemleri, programları, bakanları ile bunlarla yetiştirdiğimiz gençlerimizin hali. Ekonomik zorlukları, dış ülkelerine gitme uğraşları, açılan tabela üniversitelerde araştırma, uygulama yapılamayışı, okutmansız, laboratuvarsız, kütüphanesiz binalardan uygun olmayan rektörlerin görev yapışı etmenlerden bazılarıdır. Demokraside buna benzemekte. Adamına göre uygulama, iktidarı eleştirene cezaevi, hukuk ve adaletin işlemeyişi toplumun genelini rahatsız ederken, yönetenler insanların sorunlarına inmeden duruma idare ederek veya göz boyayarak günün şartlarına göre yapıp günü kurtarma peşindedirler. Bu hastalık topluma da yayılmış. İşini yapana kadar ağam, paşam, işi bitirince selamı sabahı kesme...
Ses duyurmaları engelleyip, temel sorunlara kayıtsız kalınması, yatıştırma, geçiştirme, kitabına veya kılıfına uydurmalar devam ediyor.
İlçemizde de işlerin (Yolların, okulların, TOKİ evleri, organize sanayi vb.) yapılmayışı, uzun sürmesi, yarım bırakılması bunların yapılmış, yapılacakmış gibi gösterilmesi bu durumların bazı kişiler tarafından alkışlanması, teşekkür edilmesi tam bir tutarsızlıktır.
Şair Eşref, Kırkağaç’ta kaymakamdır. İkide bir eşkıya kasabayı basar, jandarma sayısı az olduğu için karşı koyamaz şair Eşref İstanbul’dan yardım ister. Cevap; “Eldeki kuvvetlerle İdare-i Maslahat edin” eşkıya yine kasabayı basar. Tekrar İstanbul aranır. Cevap; “İdare-i Maslahat yapın” denir. Şair Eşref İstanbul’a telgraf çeker. “İdare gitti maslahat elde kaldı” der.
Bizim de halimiz böyle 6’lı masa ve seçim beklentisi ile oyalanıyoruz. Hadi hayırlısı...