Cuma namazı için caminin avlusunda erkenden yerimi aldığımda hoca efendi vaaza çoktan başlamıştı.. Kimdi, bilmiyorum.. Çok ferah, etkileyici ve ikna edici bir üslubu vardı.. Merkezi bir vaazdı ve hoparlörden duyduğumuz ses tonu insana huzur ve güven veriyordu.. Hoca efendi ''Ramazan geliyor; ruhlarımızı yıkama ve bedenimizi şifaya kavuşturma vakti'' dedi.. Demedi, dersem iftira atmış olurum! ''Allah, tevbeleri kabul edendir; ramazanı gündüz oruçla, gündüz ve gece namazlarını kılarak geçiren her mü'minin geçmiş günahları affolur'' dedi.. Demedi, dersem iftira atmış olurum! ''Şu şu camilerde mukabele okunacak; Kale Camii ve Münir Çeken Camilerinde hatimle teravih namazı kılınacak!'' dedi.. Demedi, dersem iftira atmış olurum! ''Vezirköprü'nün en eski, en tarihi camisi olan ve asırlardır mukabele okunup hatimle teravih namazı kılınan Tacettin Paşa yani Kurşunlu Camii yani Çanaklı Mahallesi Camii'nde bu sene de hatimle teravih namazı kılınacak!'' demedi! Dedi, dersem iftira atmış olurum! ''Kurşunlu Camiinde son 4 senedir olduğu gibi bu sene de hatimle teravih namazı kılınamayacak'' da demedi, dedi dersem gene iftira olur! ''Kurşunlu Camii 4 senedir kedi-köpek yuvası olmuşken bu kürsüden ben başka ne konuşuyorum ki.. topu Vakıflara atarak sorumluluktan kaçmamam gerekirdi, yeri göğü inletmeliydim, ulaşabileceğim herkese yalvarmalıydım, tüm hoca kardeşlerimi harekete geçirip kamuoyu oluşturmalıydım, haykırmalıydım, çığlık atmalıydım, bu mabedin banilerinin, gelmiş - geçmiş tüm cemaatinin, mihrabının minberinin yarın mahşerde iki yakama yapışmaları karşısında 'işte ben de şunları şunları yaptım ama başaramadım' diyebilmeliyim'' de demedi; dedi, dersem iftira atmış olurum.. ''Ey Vezirköprü'deki, Samsun'daki, Ankara'daki atanmışlar, ey seçilmişler; bırakın Türkiye'dekileri, tüm dünyadaki ecdat yadigarını ihya eden bir Cumhurbaşkanının vizyonu sizlere kadar niye ulaşmıyor, ''Camileri ahırlara çevirdiler'' diye suçladıklarınızdan farklı bir iş midir bu yaptığınız, bu caminin hali nedir böyle, hiç mi vicdanınız sızlamıyor, hiç mi uykularınız kaçmıyor, sizin o makamlarınızda 1 saniye bile rahat oturamamanız lazım çünkü o camii o halde durduğu sürece koltuklarınız ateştendir!'' de demedi.. Dedi, dersem iftira olur! ''Ey camileri dolduran Ehl-i İslam, ey cemaat-i müslimin; Allah'ın adının anıldığı bir evi yıllardır mezbelelik halde dururken yaşamamız müptezelliktir; Allah'ın evi Fransız, İngiliz ve Yunan işgali altındayken harap edilen camilerden farksız bir durumdadır, şu halde bırakın cuma namazı kılmayı, herkes elinden gelen gelmeyeni ortaya koymaya koşsun!'' da demedi, nasıl 'dedi' diyebilirim ki.. ''Ey sözü geçen eski siyasiler, ey devletliler, ey hatırı gözetilenler, Kurşunlu Camiin şu halde bırakılmasına sebebiyetten, elinden bir şeyler gelebileceği halde bunu esirgeyenlerin gözlerine erimiş kurşun akıtılacağı günden sakının!'' da demedi.. Ez cümle; '' 'Allah’ın mescitlerini ancak Allah’a ve âhiret gününe inanan, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve sadece Allah’tan korkan kimseler gerçek mânada îmâr edebilir. Doğru yola ermiş olmaları umulanlar işte bunlardır.' ayeti kerimesi mucibince, Kurşunlu Camii 'ilgisizliğin işgali' altındayken ben size cuma namazı kıldıramam, haydi dağılın!'' falan da demedi, 'dedi' dersem iftira olur! Boşuna sağda solda ileri geri konuşup da hoca efendiye kimse iftira atmasın; bunların hiç birini demedi! ''Ey Kurşunlu Camiinin çığlıkları yüzünden geceleri uyuyamayıp defalarca yaza yaza çıldıran adam, tek yapabildiğin yazmak mıdır; kalk avludan git meydanda kendini yak!'' da demedi.. Deseydi, o dediğini yapamazdım.. Lakin yapamadığım tek şey de artık o demediği olurdu! Bir şey daha vardı, o da oldu; cumanın farzında, Kurşunlu Camiinin acıklı halini düşünerek secdeye vardığımda alnım, rukuya eğilirken kavis çizerek seccadeye damlayan ve artık buz kesmiş gözyaşlarıma değdi! Mustafa İlhan Emekli Öğretmen