Ağaçlar söküldü köyümüz döndü çöle
Çok yazık oldu o yeşil ağaçlara
Bak şu araziye kele döndü kel
Yazık oldu o yeşil ağaçlara
Bozuldu tabiatın dengesi doğanın düzeni
Söktüler kökünden armut’u çerdüğ’ü yemişeni
Kuşburnuyu garamuğu kara tikeni
Yazık oldu o gencecik fidanlara
Serçeler yemişenin dalına yuvasına yapardı
O yuvadan yavrular alçacık uçardı
O yemişenin çiçeği bir başka kokardı
Yazık oldu o küçücük fidanlara
Pelit dibine dökerdi gazağını
Örümcek goğsana örerdi ağını
Viran ettiler herkesin bahçesini bağını
Yazık ettiler o tarihi ağaçlara
Koyun kuzu gölgesinde yatardı
Garıncalar diplerine in yapardı
Uç dalında ibik guguk öterdi
Yazık ettiler o güzelim ağaçlar
Değişti köyümüzün iklimi havası
Bozuldu sınırılar dağıldı kurdun kuşun yuvası
Ağaçtan değimli mezarımızın tahtası
Yazık ettiler çıtmık, sakızlık o pelit ağaçlara
Ağaçlar baharın yaprağını çiçeğini açardı
Kelebekler arılar çiçeklerde uçardı
O çiçekle rüzgar esince burcu burcu kokardı
Yazık oldu o güzelim meyve ağaçlarına
Ağaçlar bizim oksijen depomuz
Seyirci kaldık yıkılırken hepimiz
Kaçtı boğazımıza dilimiz çıkmadı sesimiz
Yazık oldu o gencecik ağaçlara
Eskiden ağaçtandı yemek yediğimiz kaşığımız
O ağaçların dallarına asılmıştır beşiğimiz
Tahtadandı merdivenimiz eşiğimiz
Yazık ettiler o güzelim ağaçlara
Duymadın mı asırlar önce peygamber ne söyledi
Kıyamet kopmadan elindeki fidanı dikebilirsen dik dedi
Amel defterin kapanmaz ömür boyu dedi
Yazık oldu o gencecik ağaçlara
Bir ağaç diyipte geçme sakın
Bakın yuvasının yıkıldığını gören kuşlara bakın
Dokun şairim Abdullah’ım az daha dokun
Çok yazık oldu o yeşil ağaçlara
KARACAÖRENLİ ŞAİR ABDULLAH ÇOBAN