Sondan başlarsak belki galibiyeti daha iyi okuyabiliriz. Hocamız Gisdol; “Açıkçası bizim için zor bir haftayı geride bıraktık. Kulübümüz emektarlarından Orhan Beyin oğlunu kaybetmesi sebebiyle duygu yüklüydük.” diye konuştu maç sonu açıklamasında. Attığımız golden sonra daha iyi anladık ki, takımımız sahaya hafta içi trafik kazası sonucu genç yaşta hayatını kaybeden kulübümüz personeli Orhan Üren’in oğlu Erhan için çıkmıştı. Zira Ercan golü atar atmaz Soner koşarak kenara geldi ve üzerinde Erhan’ın resmi basılı olan tişörtü Ercan’a götürdü. Belli ki Erhan’ın kaybı tüm Samsunspor çalışanlarını çok etkilemiş. Bir kez daha gördük ki biz bir talihsizler takımıyız ve VEFA bizim ikinci adımız. Tekrar başın sağ olsun Orhan Ağabey.
Karambole Oyun ve 3 Puan
Karagümrük maçı sadece üç puana odaklandığımız bir maçtı. 20 bin taraftar önünde doğrudan rakibimiz olan semt takımını yenecek, sıralamada gerimizde bırakacak ve Trabzon’a moralli gidecektik. Maçtan önce açıklanan kadroya baktığımızda hücum için yeterli, savunma için soru işaretleri olan bir 11 görüyorduk. Zira sağ bek Haluk Tan’ın ilk Süper Lig deneyimiydi ve Âlim ile Soner Gönül, Alanya maç performansıyla “Acaba?” dedirtiyordu. Yedek kulübemiz de çok yetersizdi. Ama kazanmalıydık. Amasız fakatsız, ligde kalmak istiyorsak bu taraftar önünde kazanmalıydık. Maç hiç beklediğimiz gibi başlamadı. Gisdol 4-4-2 ile başladı ve bu dizilişle çıktığı diğer maçlarda olduğu gibi bu maçta da orta sahayı rakibe kaptırdı. Bu bizim pas oyunu oynamamıza engel oldu. Doğal olarak Konya maçındaki gibi uzun toplara mahkûm olduk. Bir ara Karagümrük % 65’leri bulan top hâkimiyetine sahipti. İlk yarı, Haluk’un alda at dercesine Emre’ye indirdiği ve Emre’nin karşı karşıya atamadığı top dışında şutumuz yoktu. İlk yarı bittiğinde herkesin dilinde “Biz ne izledik abi” cümlesi dolanıyorken, ben koridorda çayla teselli oluyor, Ferdi babadan “Sevilen hiç kıymet bilmiyor diye, seven şikâyette haklı değil mi?” şarkısını mırıldanıyordum. Çünkü taraftar yine stadı doldurmuştu ve yine takım bu taraftara yakışmayan bir oyun sergiliyordu.
Futbolun Doğruları ve Galibiyet
İkinci yarı Fofana ve Tait girince tekrar 4-2-3-1’e döndü hoca. Hatay ve İstanbul maçlarında olduğu gibi hatasında ısrar etmedi ve futbolun doğrusuna döndü. Orta saha hâkimiyeti bize geçti ve pas oyununa döndük. Artık kontrol bizdeydi. Ama gol bir türlü gelmiyordu. 45’ten sonra gol attığımız dakikaya kadar skorboardda dakikaya en az 10 kez bakmışımdır. Çünkü bize gol gerekiyor ve zaman ilerliyordu. Bir ara yanımdaki arkadaşım Emre Hocaya; “Maç karambole döndü hocam. Yiyene yazık olacak. Bu maçı kazanamazsak düşme fikrine bende kapılacağım.” dediğimi hatırlıyorum. Nitekim Karagümrük hocası Şota da maç sonu “Karambole bir oyun oynandı.” açıklamasını yaptı. Futbol şansı bizden yanaydı ve biz bu galibiyeti Erhan’a armağan ettik. Allah mekânını cennet etsin.
VEZİRKÖPRÜ SAMSUNSPORLULAR DERNEĞİ
Bu yerlerde trenler doğudan batıya, batıdan doğuya gider gelir… Gider gelirdi. Cengiz Aytmatov “Gün Olur Asra Bedel” kitabında, Allaha yakın dünyaya uzak Sarı Özek bozkırını ve Boranlı istasyonunu anlatırken bu cümleyi çok sık tekrar eder. Vezirköprü de uzaklık bakımından zikredilen bu beldeden aşağı değildir. Zira her gün bu diyarlarda da minibüsler doğudan batıya, batıdan doğuya gider gelir… Gider gelirler. Bu demek değildir ki burada hayat yaşanmıyor, zaman akmıyor. Bilakis tüm sahipsizliğine, tüm mesafelere rağmen Vezirköprü halkı takımına sahip çıkıyor ve her maç bir deplasman olmasına rağmen armasının ve sevdasının peşinden koşuyor. Arma yere düşmesin, Bizans Samsun’a galebe çalmasın diye. Çünkü biliyoruz ki biz düşersek Anadolu’nun şah damarlarından biri daha kesilecek ve Anadolu kan kaybederken İstanbul takımları kazanacak. Hayır, biz düşmeyeceğiz ve “Bu Şehrin Çocukları Samsunsporlu” kalacak. Fakat sesimiz daha gür çıkabilir. 100 bin nüfusun enerjisi, sinerjiye dönüşebilir. Bunun için birleşmeye, daha güzel adımlar atmaya ihtiyacımız var. Her okula girmeye, her çocuğumuza bu takımı sevdirmeye ihtiyacımız var. Tam da bu nedenle çok değerli bir eğitimci ve inanmış bir kadro ile adını Vezirköprü Samsunsporlular Derneği (VEZ-SAM) olarak düşündüğümüz bir oluşuma gitme kararı aldık. Bu oluşumun gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini bu ekip değil Vezirköprü halkı ve karar vericileri belirleyecek. Sahip çıkarsa eğer, gönlünü Samsun ve Samsunspor’a adamış bu eğitimci kadro ile planlanmış ve planlanacak eğitim temelli sportif projeler çocuklarımız ile buluşacak. Sahip çıkmazsa şayet, böyle gelmiş böyle gidecek. Takdir Vezirköprü kamuoyunun!
Hoşça bakın zatınıza