LİDER KİME DENİR?
Başlarken
Çok acı bir haberle sarsıldık. Bu kelimelerle anlatılacak bir şey değil. 6 yiğidimiz şehadete erdi. Tüm şehitlerimizin mekânı cennet olsun. Söylemesi bize kolay geliyor ama rabbim yakınlarına ve memleketimize sabırlar versin.
LİDER
Liderlik kavramının tanımı ve çerçevesine dair öğrendiğim en önemli tarif şudur; Liderlik deha gerektirir. Lider yani dâhiyane zihne sahip kişi problem ortaya çıktıktan sonra problemi çözen kişi demek değildir. Bilakis, problem henüz ortaya çıkmadan bunu hisseden, anlayan ve problemin çıkmasına engel olan kişidir. Bugün Türk futbolunda, bırakın çıkan problemi bertaraf etmeyi, problem çıkaran liderlerle anılır olduk. Son on günde konuştuğumuz isimlere bakar mısınız? TFF başkanı, Ankaragücü başkanı, İstanbulspor başkanı ve bugünde Samsunspor başkanı.
CAS Transfer Yasağını Onadı
FİFA tarafından getirilen 2 dönemlik bir yasağımız vardı hâlihazırda. Fakat kulübün son açıklamaları bu yasağın CAS tarafından esnetilerek kış transfer döneminde uygulatılmayacağı yönünde olunca derin bir nefes almıştık. En azından devre arasında ligde kalmak için yeterli takviyeleri yapabilecektik. Ama maalesef öyle olmadı ve CAS’ da yasağı onadı. Tabi bu karar, bir anda berabere kaldığımız Konyaspor maçının da önüne geçti. Borçsuz ve “paralı” bir başkana sahip kulüp nasıl transfer yasağı alabilirdi? Cevabı basit aslında. Futbol aklına sahip birlider eksikliğinden... Nice takımlar parasızlıktan dolayı ciddi sıkıntılar çekerken Samsunspor varlık içinde yokluk çekiyor. Yunus Emre’nin dediği gibi;
“Kem durur yoksulluktan nicelerin varlığı
Bunca varlık var iken gitmez gönül darlığı”
Objektif Taraftarlık
Olan oldu artık. Önümüze bakmalıyız. Bu takım bu kadro ile isterse neler başarabileceğini gösterdi. Yine yapacaktır. Hatta daha iyilerini… Yeter ki taraftar, objektif taraftarlık bilincini kaybetmesin. Yeter ki, Samsunspor kavramı tüm isim ve kimliklerin önünde tutulsun. Benim başkanım, benim tribünüm, benim grubum değil bizim takımımız kavramı ön plana çıksın. Zor zamanlar kahramanlar doğurur. Yeter ki, Samsunspor taraftarı bu zor zamanların ve bu takımın tekrar kahramanı olsun. Artık nicedir konuşulan grupların birleşme hadisesi gerçekleşirse büyük bir mesafe kat edilir. El ele omuz omuza bu takımı ligde tutalım. Yönetim de bu birleşme ve desteğe katkı sunsun. Bilet fiyatları tekrar gözden geçirilsin. Kulübe uzman bir spor psikologu kazandırılsın. Ve mevcut kadrodan en yüksek verim alınmaya çalışılsın. Ve dahi ne gerekiyorsa… BİZ BU LİGDEN DÜŞMEYECEĞİZ
SAMSUNSPOR YİNE FIRSAT TEPTİ
Kupa maçıyla birlikte üçte üç yapan takımımız, kazandığı takdirde düşme potasının üstüne çıkacağı maçta Konyaspor’la 1-1 berabere kaldı. Üzüldük mü? Sanki bir puana sevindiğimiz kadar değil. Öyle kötü bir oyun oynadık ki, Konya kafilesi ahlar vahlar ile dönüyordur şehirlerine. İki maç üst üste kazanıp, potadan çıkacağımız maçta kaybederek fırsat teptiğimiz Pendik maçını hatırladık tekrar. Final maçlarını alamama şanssızlığımız devam ediyor. Takım “Bir görünüp bir kaybolup beni düşürdün derde” nağmeleri söylettiriyor ikidir.
Peki Nerde Hata Yaptık
Kasımpaşa maçında ki heyecan, istek ve enerjiden eser yoktu bir kere. Son idmanda sakatlanan Taylan’ın yerine, omevkinin oyuncusu Tırpan dururkenstoper Yunus Emre’nin oynaması ve yanında 8 numarada oynayan Tait’in inanılmaz kötü performansıyla merkez orta sahayı tamamen rakibe kaptırdık. Orta sahada pas oyunu kuramayan takım, maçın başından sonuna kadar 3. bölgeye şişirme toplarla gitmeye çalıştı. Fizik ve boy üstünlüğü rakipteyken bunu denemek taraftarı şişirmekten başka bir işe yaramadı veilk yarı Konyaspor’un 1-0 üstünlüğüyle tamamlandı. İkinci yarı başlarken beklentimiz, ortasahayı tekrar ele geçirecek hamlelerin gelmesiydi. Fakat hoca aynı 11’le çıktı maça. Şahsen, biraz daha önde baskı kurmamız için Soner Gönül yerine Bola’yı, her topu rakibe veren Tait yerinede Soner Aydoğdu’yu bekledim ben. Ve tabiî ki Yunus’la Tırpan’ın mevki değiştirmesini. 55’e kadar Tait’e sabreden hoca 55’te Fofana’yla değiştirdi. Holseyi 8’e çekip kanatları Emre ve Fofana’ya bıraktı. Biraz daha toparlanan takım taraftarın muazzam desteğiyle penaltıyla eşitliği sağlasa da ötesine gücü yetmedi. Şunu belirtmeden geçersek Ntcham ve Emre’ye haksızlık yapmış oluruz k,i ikisi de muazzam oynadı. Emre artık adım atacak dermanı kalmayıncaya kadar performans göstererek penaltıyı alırken,Ntcham’da teknik kapasitesi, harika oyun aklı ve kusursuz penaltı atışıyla takıma 1 puanı getiren oyuncular oldular.
Kimin Gittiği Değil Kimlerin Geleceği Önemli
TFF’dekaos büyüyor. Yumruklanan hakem olayına, birde futbol tarihimizde hiç olmadığı şekilde bir takımın sahadan çekilmesi eklendi. Artık bu başkan ve yönetim kurulu ile gitmeyeceği aşikâr. Uzatmaları oynuyorlar. Tüm bunlara rağmen göreve devam ederlerse şuracıkta noktayı koyabilir ve bana göre önceden belirlendiğini düşündüğüm şampiyon ve düşecek takımların tiyatrodaki performanslarını bir süre daha seyredebiliriz. TFF başkanın yerine gelecek isimler sosyal medyada ve ulusal basında tartışılmaya başlandı bile. Gidecek olandan hiçbir farkı olmayacak şekilde, yine daha önce bazı kulüplerde başkanlık seviyesinde yöneticilik yapmış isimler bunlar. Bir kere bu isimler, TFF statüsünün 3. Maddesindeki TARAFSIZ DAVRANMA VE AYRIMCILIK YAPMAMA ilkesine aykırı. Bana George Orwell’in “Hayvan Çiftliği” isimli kitabını hatırlatıyor. Bir çiftlikte yaşayan hayvanlar adaletsizlik yapan insanlara isyan edip yönetimi ele alır. En akıllı tür olan domuzlar liderlik koltuğuna oturur. 7 Emirden oluşan kural listesinde son sırada şu yazar. BÜTÜN HAYVANLAR EŞİTTİR AMA BAZI HAYVANLAR DİĞERLERİNDEN DAHA EŞİTTİR. TFF’ye de aynı türden başkanlar seçildiği sürece bu kural değişmez. Bütün takımlar eşit ama “bazı takımlar daha eşit” olmaya devam eder. Peki, hal böyleyken neden bu ülkede hiç kimse TFF’yi akademiye bırakmayı düşünmez? Neden üniversiteler sporda söz sahibi olmaz? Spor yöneticiliği alanında uzman, akademik kadrolar yerine neden sanayi, inşaat, akaryakıt gibi sektör temsilcilerine ülke futbolunu emanet ederiz. Ve sonra adaletsizlikten, kalite ve niteliksizlikten şikâyet ederiz? En yetkin on spor akademisi uzmanını yönetime koyup, kalan üyeleri de futbol camiasından seçerek tam yetkilendiremez miyiz mesela? Türk futbolunu bilime, eğitime, yetkinliğe teslim et. Ve bir süre sabret. Gör bak analar ne yiğitler doğururmuş.
Hoşça Bakın Zatınıza
Muhammet NACAK
sspormn@gmail.com